Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

‘Hareket Eden Herşeyi Öldür’ Bölüm 16

Artık ekibi genişletmek ve daha bilgili insanlara ulaşmak zorundaydık.

254

Ertesi gün buluşma noktasına gittiğimizde gözlerimize inanamadık. Yüzlerce insan oradaydı. Bu manzara bizi hem şaşırttı hem de sevindirdi. Artık yavaş yavaş çoğalmaya ve bilinçlenmeye başlamıştık. John, Danny, Ocean ve ben bir masanın etrafında toplandık. Herkese, “Lütfen masadaki kâğıda adınızı, soyadınızı ve profesyonel mesleğinizi yazın,” dedik. Herkes sıraya girip bilgilerini yazdı. Böylece Newlife şehrinde yaşayan ve kurtuluşumuzda bize yardımcı olabilecek insanları tespit etmeye çalışıyorduk.

John bana dönüp, “Edi ve Mayk’tan haber var mı?” diye sordu.

“Henüz görüşmedik, ama hemen irtibata geçelim,” dedim ve hızla oradan ayrıldık. Bilişim odasına gittiğimizde Mayk ve Edi, yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Yaptıkları taramalarda yukarıda hiçbir uydu sinyali tespit edememişlerdi. Zaten bunu bekliyordum. Elektronik cihazlar çalışmıyorsa uydular da çalışmıyor demekti.

Mayk, “Telsizlerle başka birilerine ulaşmaya çalıştınız mı?” diye sordu.

Tabii, bu detayı unutmuştuk. Hemen telsizi denemeye karar verdik. “Bu telsizin gücünü artırma şansımız var mı?” diye sordum ve telsizi Mayk’a verdim. Mayk, telsizi bir makineye bağladı ve farklı frekanslardan birilerine ulaşmaya çalıştı.

“Siz devam edin. Eğer bir şeyler çıkarsa, biz toplanma odasındayız,” diyerek bilişim odasından ayrıldık.

Toplanma odasına döndüğümüzde John, işimize yarayabileceğini düşündüğü bir doktor, bir kimyager ve bir biyoloji uzmanını bulmuştu. Ayrıca birkaç askeri personel de ekibimize katılmıştı. Prof. Danny’yi de çağırarak bir toplantı düzenlemeye karar verdik.

Yeni katılanlara kısa bir brifing verdikten sonra elimizdeki verileri masaya yatırdık. Artık ciddi adımlar atmanın zamanı gelmişti. Çünkü yarının ne getireceğini bilmiyorduk. Üzerimizde asılı duran geminin ne yapacağı büyük bir muammaydı.

Prof. Danny, “Şu anda elimizde neler var?” diye sorarak konuşmaya başladı:

“Bu olay aniden gerçekleşti. Bir dalga binaları yıktı, ağaçları ve bitkileri yerinden söktü. Bu kadar güçlü bir dalga ne olabilir? Daha sonra gemiden yağdığını düşündüğümüz Eluzacid adını verdiğimiz asidik madde… Bu madde nedir? Bir virüs mü, bir molekül mü, yoksa bir canlı mı? Yeni öğrendiğimiz bir şey daha var: Bu madde insan bedenine temas ettiğinde vücudu eritiyor ve ardından gökyüzüne bir şey yükseliyor. Eğer bu bilgileri analiz edebilirsek düşmanımızın kim olduğunu ve neyle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlayabiliriz.”

Danny’nin sorusuna biyoloji uzmanı Jani cevap verdi: “Merhaba, ben Jani. Bu olayın büyük bir manyetik dalga kasırgası sonucu meydana gelmiş olabileceğini düşünüyorum. Dünya dışı bir manyetik dalga olabilir. Henüz manyetik dalgaların gücünü tam anlamıyla test etmedik. Belki de dünya dışı varlıklar bu dalgaları çok daha güçlü bir şekilde kullanıyorlardır.”

Jani’nin bu teorisi herkese mantıklı geldi. Devam etti: “Bu manyetik dalga kasırgasının içinde bilmediğimiz, güçlü elementler olabilir. Bitkiler ve insanlar bu yüzden ölmüş veya zarar görmüş olabilir. Bu bir deprem değil, ancak depremi tetikleyen bir durum olabilir. Manyetik dalga kasırgası yukarıdan geldiği için yıkım meydana geldi.”

Herkes Jani’nin analizini mantıklı buldu. John, Ocean ve ben de bu teoriyi destekledik. Prof. Danny, “Evet, Jani, çok iyi bir tespit. Eğer bilmediğimiz bir yıkım şekli yoksa, bu teori yüksek ihtimalle doğru,” dedi.

Prof. Danny ardından, “Peki, gemiden yağdığını düşündüğümüz Eluzacid hakkında fikri olan var mı?” diye sordu.

Jani hemen cevap verdi: “Bir biyolog olarak bu madde hakkında bazı fikirlerim var, ancak yapısını inceleyip kesin konuşmam daha doğru olur. Bu madde hızlı bir şekilde vücudu ve kemikleri eriten güçlü bir asit olabilir. Büyük bir ihtimalle güneşin bazı moleküllerine benzer bir yapıya sahip olabilir. İncelemelerimden sonra daha fazla bilgi verebilirim.”

Prof. Danny, “O zaman toplantıdan sonra laboratuvarda çalışmalara katılabilirsiniz,” dedi.

Prof. Danny devam etti: “Bu maddenin varlığını kabul ettik. Peki, insan bedenini erittikten sonra gökyüzüne çıkan toz bulutu gibi bir madde olduğu söyleniyor. Bunun hakkında bir fikrin var mı?”

Jani, “Eğer bu kül değilse, başka bir şey olmalı. Şu an için bir fikrim yok,” dedi.

Bu sırada kimyager Jenifer elini kaldırdı: “Merhaba, ben Jenifer. Bu yükselen madde bir ruh olabilir mi?” diye sordu. Herkes bu fikre şaşırmıştı. Prof. Danny, “Hayır, bunu düşünmüyoruz. Ancak üzerinde çalışmaya devam edelim,” dedi.

Toplantıyı sonlandırırken Prof. Danny, “Arkadaşlar, şimdilik Eluzacid üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca hayatta kalanları bulup ekibimizi genişletmeli ve yeni teçhizatlar hazırlamalıyız. Ne kadar bilgi edinirsek edinelim, belli ki bu yukarıdaki yaşam formu ile savaşacağız. Başka bir alternatifimiz yok,” dedi.

Toplantının ardından laboratuvara yöneldik. Ben ve Ocean, ekibimize katılan yeni insanlarla tanıştık. Artık ekibimizde bir doktor, bir kimyager, bir biyolog ve birkaç askeri personel vardı. Ocean ve ben, “Arkadaşlar, yarın görüşürüz,” diyerek Avva ve Olive’in yanına doğru yola çıktık.

[/vc_row][/vc_row]

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

Enable Notifications OK No thanks