Hani neredesiniz?

Hangi rolü aldınız?

Senaryoyu okumadan oynayamazsınız…

İnsan beyni ve aklı nerede?

Aslında normal bir gün ile hayat devam ederken, iletişim denen kaynağın, kimler tarafından ve nasıl kullanıldığını bilmeyen, bir panik ile dünya gündemi virüs denen, sahte senaryoya kilitlenmiş durumda.

  • Ellerin (El if) gerçeğe dokunamadığı bir yaşam formuna götürülürken nasıl bir çaresizlik ile karşılaşacağımızda meçhul.
    İnsanlar cam (Lam) denen maddeden dünyayı izlerken ve kulağına gelen ses dalgalarının gerçek anlamını anlamadan, hayatlarını bir hapishaneye doğru götürüyorlar.
    Minimuze (Mim) edilmiş bir yaşam ile ‘O’ Nun yani şeytanın kurmuş olduğu bir ‘Düzen‘ içerisinde ilerlemeye devam ediyoruz.
Tombik

Korku denen algının içerisine düşülerek, beyin hücreleri hareketlerini durdurmuş, akıl ise verilen kirli ve yalan bilgilere saplanmıştır.

Halbuki beden sahip olunan enerji ile düşünmeye başlasa hareketlenecek algılama yönetimi değişecek kendisine yansıtılan verilerin neler olduğunu yargılamaya başlayacaktır.

En derine inmeden, en tepeye çıkmadan, ne derindekileri ne de yeryüzünde olanları anlayabilirsiniz. Anlamak için sadece görmek ve duymak yeterli değildir ki bu iki algı şuan başkaları tarafından yönetilmektedir. Gördüğünüzü ve duyduğunuzu zannediyorsunuz.

Zaten sizi korkuya iten aslında gerçek olmayan zanlarınız.

Algılamak yerine, algılama yönetimine katılmak, kaybedilen insanlığın göstergelerinden en önemlisidir. İnsan insan için vardır felsefesini anlayamadığınız sürece bir takım insanlar tarafından yönetilmeye mahkum olursunuz.

Güven denen varlığın ikiz kardeşi yok olmaya başladı ise yıkımlarda başlamış demektir. Artık ne kaçmanın, ne konuşmanın, ne yazmanın ne de bir şeyler yapmanın anlam ifadesi kalmıştır.

Kaleyi yeniden inşaa etmek istiyor iseniz, gerçekten inanan insanları bulmalı, onlara tutunmalı, yeni ve sağlıklı bir güven ortamı sağlanmalıdır. Bunu gerçekleştirmek beyin ve akıl ile mümkündür.

Akıl algılamalara ve kalbe inanmalı, kalp güvene sarılmalı, beyin ise aklın yoluna itaat etmelidir. Ancak bu şekilde belki şeytanilerle savaşacak, onlara varlığımızı ve inancımızı yaşatma isteğimizi göstereceğiz.

Aksi halde onların bizim için hazırlamış olduğu bataklığın içerisindeki hayatta boğulmaya ve acı çekmeye devam edeceğiz.

MAG

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

Enable Notifications OK No thanks