Artık şu korkularınızdan kurtulun.
Karşılaşacağınız tek gerçek ile yüz yüze gelin.
Aptalca…
Neden mi? Dünya ve insanlık bu kadar kolay bir şekilde kandırılmamalı. Bir kaç insan kalkıp da yaşama hükmetmemeli, insanlığı dize getirmeye çalışmamalı.
Hak ve Özgürlüklerden bahsedenler, İnsan Haklarını savunanlar aslında ciddi anlamda hayatımızı sömürenlerdir. Bunu görememenin ve algılayamamanın bir sebebi olmalı. Bu gerçek ortada olmasına rağmen, sonucunun ölüme varması, ölümden sonra sonsuzluk hayatına inanılmasının bilinmesine rağmen, korkmak niçin?
Gözlerin gördüğünü yargılayayamayan bir beyne sahip değilsiniz ki sadece istemiyorsunuz. İstemeleriniz bile sahip olduğunuz korkulara bağlı. Bu da diğer bir enterasan olay.
Eğitim diye haykırışlarınızın öğrenmekten, araştırmaktan ve analiz etmekten geçtiğini bile bile öğrenmemek neyin nesidir?
- Özgürlükten bahsediyorsunuz, her hareketinizde ve her konuşmanızda başkalarının özgürlüğüne tecavüz ediyorsunuz.
- Adalet ve Hukuk kelimeleri ağzınızdan çıkmaz, ama çıkarlarınız söz konusu olunca başka sarılacak bir şey bulamıyorsunuz.
- Varoluşun bir yokoluş olduğunu biliyorsunuz ama ölümlere halen bir sebep bir kılıf arıyorsunuz.
Sizi her dakika her saniye kandırıyorlar, bunu anlamak ve kavramak yerine teori ve paranoya demekten de geri kalmıyorsunuz.
Farz edin ki yarın kıyamet kopacak, virüsler tüm insanlığa bulaşacak, uzaylılar gelecek, evren bükülecek, güneş doğmayacak, bir anda tüm hayata karanlık hakim olacak…Sonuç?
Öleceksiniz. Nefes almanız duracak, bedeniniz var oluş enerjinizden dışarı çıkacak. Peki sonra? Sonrası nedir? Bunu hiç düşündünüz mü? Bir vardım bir yoktum hikayesi mi var zannediyorsunuz?
Asla. Amaç yerini bulacak ve gerçek var olma formu ile karşılaşacaksınız. Yaratıcının size vaad ettiği ve hak ettiğiniz…
Onun için virüs öldürdü, uzaylı kaçırdı, kıyamet bedenimi aldı gibi, korku senaryoları ile gelen ölüm vs durumlar sizin ile alakalı olan vakalar değillerdir.
Sizin ile alakalı olan varlığınızın ispatıdır. Ve bunu nasıl ispat ettiğinizdir.
MAG