Bir Kere Yaşamak ve Cehennemi Hak Etmek.

Bir Kere Yaşamak ve Cehennemi Hak Etmek: Kaderiyle Oynanan İnsanların Sessiz Tanıklığı.

İnsana verilen hayat, biricik ve geri döndürülemez bir haktır. Her insanın doğuştan sahip olduğu özgür irade, onun kaderini tayin edebilmesi için gerekli olan en temel güçtür. Ancak bazı insanlar bu özgür iradeye dışarıdan müdahale ederek, kişinin yaşam yolunu değiştirir, ona başka bir kader biçer. Bu müdahale, sadece dünyevî bir suç değil, aynı zamanda ilahi düzende affedilmesi imkânsız bir zulümdür.

Eğer hakikaten adil bir evren varsa —ki biz buna inanıyoruz— o zaman hayatı gasp edilen bir insan, sadece dünyada değil, mahkeme-i kübrâda da hakkını arayacaktır. Çünkü bazı hak ihlalleri telafi edilemez. Bir çocuğun eğitimi, bir gencin geleceği, bir insanın karakteri bilinçli olarak değiştirilmişse bu, onun tüm yaşam zincirini kırmak demektir.

Bu sebeple açıkça şunu söylemek gerekir:

> Bir insanın kaderiyle oynayanlar, onun özgür yaşama hakkını elinden alanlar, cehennemi hak ederler.

Kur’an’da “kul hakkı” Allah’ın affetmeyeceğini bildirdiği tek haktır. Peygamber Efendimiz de (s.a.v.) “Kul hakkıyla Allah’ın huzuruna gelmeyin” diye uyarır. Bu söz, bizim ilahi düzende neyin öncelikli olduğunu anlamamız için yeterlidir.

Adalet, sadece suçun karşılığını vermek değildir. Aynı zamanda mağdurun içindeki boşluğu doldurmak, ona kaybettiği değeri iade etmektir. Ama bazı şeyler iade edilemez. İşte o zaman tek çıkar yol, cehennem gibi sonsuz bir karşılık olur.

Bu yüzden ben diyorum ki:

> İnsana yalnızca bir kez yaşama hakkı verilmelidir. Bu hayat, kimsenin müdahalesiyle bozulmamalıdır. Çünkü bir kere yaşanan, bir kere mahvolur. Ve bunu yapan kişi, adalet önünde “sorgusuz sualsiz cehennemi” hak eder.

Adaletin yerini bulması, ancak hakkın gerçek sahibine geri verilmesiyle olur. Kimi zaman bu dünyada değilse bile, başka bir düzlemde mutlaka…

Mehmet Arkın Gürbüz