Bırak kırıldığı yerde kalsın elbet parçalarını biri toplayacaktır…
Hayatı ve yaşamayı bu şekilde düşünür iseniz kimlerin neyi nasıl kırdığını anlamazsınız ancak toplamak size düşebilir.
Ki şuan kırılmış hayatın parçalarını biz toplamaktayız. Neyin nasıl kırıldığı ile ne de neden kırıldığı ile alakamız vardır.
- Biz parçaları toplayıp nasıl birleştirmeyi düşünürken, izleyiciler ve bu duruma gülenler bu durumun şüphelileridir.
Şüpheli diyorum çünkü delil bulmak, şahit göstermek çok zorlaşmıştır. Bulduğunuz deliller karartılmakta şahitler ise korkutulmaktadır. O kadar çok kalp kırıldı ki neredeyse dünya nüfusu ile eşitlendi. Kalp kırılmaktan ve toplanmaktan yorulmadı ancak ölen hücreler isyan etmekte her geçen gün daha haklı bir şekilde…
Onlar hiç bir zaman kırılmayı hak etmemişti.
Nasıl oluyordu da dışlarında uyuyan bir güzel içlerinde kırık bir kalp…parçalanmış beyin hücreleri, bilinmeyene doğru giden bir bilgi informasyonu…
Zaten bir kaç hücreden meydana gelmemişmiydik. Bir günahın eseri veya formülün sonucu rahimden dışarı çıkmamışmıydık.
Fizik, ruh, nefis derken çalınan bir enerji ile yaşama veda etmemişmiydik, üstüne üstlük sonsuz bir hayata inanırken ve yargılanmayı beklediğimiz bir toprak altında, çürümeye yüz tutmuş bir beden ancak tertemiz bir enerji ile, yeniden dirilmek varken. O kadar çok kırıldık ki bir paçavra gibi sürekli üstümüze bastılar hatta bazılarımızın bedenleri kadavra olarak kullanıldı.
- Hani üstün yaratılmıştınız. Nerede bir türlü göremedik üstünlüğünüzü sürekli küsgünlüğünüzü gösterdiniz de biz sizi anlamaya çalıştık.
Biz bıraktık ve sürekli kırıldık ancak ne pahasına olursa olsun toplanmasını bildik ve sizin kırdığınız bir bedenle parçaları toplamaya çalıştık.
MAG