Kendinizi, ayna baktığınızda İNSAN gibi göründüğünüze bakmayın.
İnsan olmak o kadar farklı bir boyut ki bunu anlamak ve o boyuta varmak imkansız gibi bir durum.
İnsan; bedeninin böyle balçıktan, insan ruhunun öyle yukarıdan, nefsin de bir yerlerden çıkıp geldiğini ve bunların bir enerji oluşturarak insanı meydana getirdiğini mi düşünüyorsun.?
Doğru olabilir bu şekilde. Ancak düşünemediğiniz bir durum daha var, yaratıcının sana verdiği ve onun bir parçası olan bir Nur…İşte bu Nur’a vasıl olursan gerçek insan olmayı başarabilirsin. Onun dışında bir kopyadan varkın yoktur.
Senin bu Nur’a uluşman için önce belirli aşamalardan geçmen gerek, öyle acılara maruz kalman gerekli ki tüm insanlığın acısını yüreğinde, onların üzüntülerini kalbinde hissetmen lazım.
O Nur’a vakıf olmak için, savunduğun inancı öyle bir yukarı taşımalısın ki içinde ne korku, ne cimrilik, ne pintilik, ne kıskançlık, ne bencillik ne madde ne de bir fiziki durum olmalı…Sadece bir IŞIK gibi parlamalasın. Tek amacın karanlığı aydınlatan bir IŞIK olmalı.
Ve tüm yaratılanları yaratıcıdan dolayı algılaman gerekli. Hislerinde zerre kadar kötülük, zerre kadar art niyet, zerre kadar BEN’lik olmamalı.
Bilmen gerekli ki; En başta ilk inanan ne tür acılara maruz kaldı. Ve ona inananlar ne tür acılar çekti. Bunu bedenine taşıman ve onunla yaşaman gerekli hatta gerekirse onların sahip olduğu acıyı sende yaşayacaksın Kİ onların vakıf olduğu gerçek inancı görebilesin.
O Nur’a ulaşamadığın ve ona sahip olmak için inanmadığın sürece, insanlık vasfının yoluna giremezsin. Olurya bir zaman girersen o yoldaki tüm varlığıda kabul etmelisin. Ve geçmişin acılarıda yüreğin yanmalı. İşte o zaman sana gerçek insan olma yolu açılacak ve yürümeye, sonra koşmaya sonra seni yaratana varmaya vakıf olacaksın.
Eğer o insanlık yoluna girmedi veya giremedi isen kendini İNSAN olarak tanımlama lütfen…