Maalesef beyinler düşük frekansta çalışıyor…
Aslına bakarsanız kelimeler ile üzerimize o kadar çok oyun oynanmış ki…Konuşmanın veya cümle kurmanın hiç bir anlam ifadesi yok.
- Yaşam formu tamamen algılama ve kavrama üzerine kurulu. Lakin insanlığı yönetenler konuşma ve görüntü üzerine yoğulaşarak ses frekansları ile dünyaya hakim olmuşlar.
Görsellik ön plana çıkarılarak aslında var olmanın görsellikten meydana geldiği zihnimize ve beynimizin en derin noktasına yerleştirilmiştir.
- Bir de bizim göremediğimiz onların tanımlamalarına göre manyetik dalgalar söz konusu. Manyetik dalganın ne olduğunu anlamak gerçek anlamda algı ve kavramla ilişkilidir.
- Yani düşünmenin ötesine geçmek. Düşünmek bir algılama değildir. Düşünmek size verilen eğitimin harmanlanmasıdır. Almış olduğunuz ve kendi kendinize öğretmiş olduğunuz fiziksel görünümlerin ve inanç eğriltilerinin tümü düşünmedir.
Ancak düşünceyi hisler ve kalbinizten gelen ses (bilinmeyen) ile birleştirir iseniz ortaya algılama çıkar. Bilgiyi bilgi ve inanma ile birleştirmek onun varlığına inanmak gerçeğe yaklaşım açısıdır.
- Bu mertebeye ulaştığınızda gördüklerinizin anlam ifadesinden öte var olmalarının neden ve niçinleri ile ortaya algılama dediğimiz kalbin sesi yani insanın içindeki var olma enerjisi ortaya çıkar. Bunu başarabilir iseniz artık beyin frekanslarınız değişir ve gerçek anlamda çalışmaya başlar.
Yaşam formu sizin bu bakış açınızla değişime uğramıştır. Ama siz kendiniz değiştiğinizi düşünürsünüz. Evet değiştiniz fakat gördüklerinizde size karşı değişti.
Varlığın fiziksel hale gelmeside aslında bir manyetik dalgadır. Eğer dalgayı açmaya kalkarsanız yoktan var olan atom parçacıkları hatta bunların daha da küçüğü olan ve kuantum fiziği denilen (hareketleri sabit olmayan) zerre parçacıklarıdır.
Eğer var oluş zerre parçacıklarında oluşuyor ise bunların frekansları yani kendi aralarında iletişimde olmaları ve bu iletişim meydana getirdiği dalgalanma ile hayat formunun oluştuğunu kabul edebiliriz.
Buna göre insan beyni bu manyetik dalga ve frekanslar ile ilişkilidir. Önemli olan bunu algılayabilmek ve doğru kullanmaktır.
Bunu kabul ediyor iseniz şuan insanlığın manyetik dalgalar ile yönetiliyor olabileceğini de kabul etmeniz gerek.
Bu da şunu gösteriyor ki eğer böyle bir şey söz konusu ise beynimize gelen düşük frekanslı dalgalar ile düşünerek hayatımızı yaşıyor yada yönlendiriliyoruz.
Saygılar
MAG
