0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Gelecek Algı ve Öngörü ile mi yönetilecek?
Enerji ile meydana gelen insan hakikate giden yolu arıyor

Enerji ile meydana gelen insan hakikate giden yolu arıyor
İnsan, gözle görülmeyen ama etkisi her yerde hissedilen bir titreşimin formudur. Adına “yaşam” dediğimiz bu geçici kıvılcım, aslında sonsuz bir enerjinin zamana sıkışmış hâlidir. Doğar, büyür, öğrenir, sever, kaybeder, düşer, kalkar — ve sonunda toprağa karışır. Ama geride bıraktığı şey yalnızca bir beden değil, yön verdiği düşüncelerin titreşimidir. İşte hakikate giden yol burada başlar.
Eğer ilerlemek istiyorsak, yürümemiz gereken rota ne maddi zenginlik ne de teknolojik üstünlüktür. Asıl ilerleme, içimizde taşıdığımız enerjinin bilincine varmakla başlar. Çünkü enerji yalnızca yakıt değil; aynı zamanda bilinçtir, iradedir, niyettir. Ne için yaşadığımızı sormadan, nasıl yaşadığımızın hiçbir anlamı yoktur.
Tarih boyunca gerçek ilerlemeyi başlatanlar; savaşanlar değil, algılayanlar oldu. Newton yere düşen bir elmayı görürken, sadece yerçekimini değil, evrensel düzenin arkasındaki matematiği sezdi. Mevlana semada dönerken yalnızca bedenini değil, zamanı da dönüştürdü. Onlar gördüler çünkü görmenin ötesinde hissettiler. İşte biz de tam orada ilerlemeliyiz.
Başlığı “Enerji ile meydana gelen insan hakikate giden yolu arıyor” olarak güncelledim ve makalenin ilk bölümünü canvas’a ekledim. İçeriğe göz atıp dilediğin yerleri değiştirebilir veya yeni bölümler ekleyebiliriz. Nasıl devam edelim?
İçsel Enerjinin Uyanışı: Bilinç Zamanı Nasıl Aşar?
İnsan, kendine yöneldiğinde fark eder ki içinde taşıdığı enerji yalnızca yaşamak için değil, anlamak içindir. Gözle görünen bedenin ötesinde; düşünce, sezgi ve hislerin titreşimi vardır. Bu titreşim geçmişe ulaşabilir, geleceği sezebilir. Çünkü enerji için zaman mutlak değildir — sadece bir akıştır. Zihin durduğunda zaman da donar. İşte hakikate giden yolu arayan insan, zamanı anlamakla başlar.
Bilinç, enerjiye yön verir. Ama bu yönlenme dış etkilerle değil, özle, yani fıtratla olur. Her insan doğuştan hakikate yöneliktir. Ne var ki toplum, sistem, eğitim ve korku bu yönelimi bastırır. İnsan enerjisini dışsal amaçlar uğruna harcadıkça, içsel pusulasını kaybeder. Oysa hakikati aramak; ne kadar uzağa gittiğini değil, ne kadar içe dönebildiğini gösterir.
Bazen bir rüya, bazen bir ölüm haberi, bazen bir çocuk gülüşü insanı kendine getirir. Bu anlarda enerji saflaşır. Zihin sessizleşir. Kalp ilk kez konuşur. Ve işte orada, insan hakikate dokunur.
İçsel Enerjinin Uyanışı: Bilinç Zamanı Nasıl Aşar?
İnsan, kendine yöneldiğinde fark eder ki içinde taşıdığı enerji yalnızca yaşamak için değil, anlamak içindir. Gözle görünen bedenin ötesinde; düşünce, sezgi ve hislerin titreşimi vardır. Bu titreşim geçmişe ulaşabilir, geleceği sezebilir. Çünkü enerji için zaman mutlak değildir — sadece bir akıştır. Zihin durduğunda zaman da donar. İşte hakikate giden yolu arayan insan, zamanı anlamakla başlar.
Bilinç, enerjiye yön verir. Ama bu yönlenme dış etkilerle değil, özle, yani fıtratla olur. Her insan doğuştan hakikate yöneliktir. Ne var ki toplum, sistem, eğitim ve korku bu yönelimi bastırır. İnsan enerjisini dışsal amaçlar uğruna harcadıkça, içsel pusulasını kaybeder. Oysa hakikati aramak; ne kadar uzağa gittiğini değil, ne kadar içe dönebildiğini gösterir.
Bazen bir rüya, bazen bir ölüm haberi, bazen bir çocuk gülüşü insanı kendine getirir. Bu anlarda enerji saflaşır. Zihin sessizleşir. Kalp ilk kez konuşur. Ve işte orada, insan hakikate dokunur.
Hakikat