0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Dua neden eylemden sonra gelmeli?
Dua ve Mücadele: Hakikatin Unutulan Dengesi
Dua ve Mücadele: Hakikatin Unutulan Dengesi
“Gayret olmadan dua, insanın kendisine attığı en büyük iftiradır.”
İnsanlık bugün büyük bir yanılgının içinde:
Birçok kişi hiçbir çaba göstermeden, hiçbir adım atmadan, düşünmeden, mücadele etmeden yalnızca dua ederek hayatın değişmesini bekliyor. Oysa yaratıcı, insana hem akıl hem beden hem de irade vermiştir. Bu hediyelerin amacı, insanın hayatı inşa etmesi, sadece seyretmesi değildir.
Kur’ân’ın mesajı da tam olarak budur.
1. Kur’ân’da mücadele olmadan sonuç yoktur
Kur’ân, duayı reddetmez; aksine onu eylemle tamamlamayı emreder.
1) “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.”
(Necm 39)
Bu ayet, insanın kaderinin kendi mücadelesiyle şekillendiğini açıkça söyler.
2) “Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.”
(Ra’d 11)
Bu ayet, pasif beklentiyi reddeder. Dua ancak değişim çabasıyla anlam kazanır.
3) “De ki: Çalışın! Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, müminler de görecektir.”
(Tevbe 105)
Bu, çalışmanın imanın bir parçası olduğunu söyleyen en net mesajlardan biridir.
4) Hz. Meryem kıssası: ‘Hurmayı silk!’
Meryem validemiz doğum sancısındayken bir hurma ağacının altında dua eder.
Allah ona şöyle vahyeder:
“Hurma ağacını kendine doğru silkele; üzerine taze hurmalar dökülsün.” (Meryem 25)
Düşün:
Bir kadın doğum sancısı içindeyken bile Allah “Bir şey yap!” diyor. Hurma ağacını deviremez ama bir gayret göstermesi gerekir. Sonucu yaratan Allah’tır; ama sebebi başlatan insan olmak zorundadır.
2. Mücadele etmeyen insan, yaratıcıya sorumluluğu yükler
Bugünün insanı şöyle düşünüyor: “Benim yerime yaratıcı çözer.” Bu aslında duanın değil, kaçışın bir biçimidir.
Sorumluluk almak istemez,
Emek vermek istemez,
Aklını kullanmak istemez,
Risk almak istemez,
Savaşmak istemez…
Sonra duanın kabul olmadığından şikâyet eder.
Oysa dua şunu söylemektir: “Ben üzerime düşeni yaptım, eksik kalan yerde yardımını isterim.”
Bu, yaratıcıya saygıdır. Bu, insanın kendisine saygıdır.
3. Dinin özü: İnsan, adım atmadan sonuç beklemez
Bir soru soralım: Madem dua her şeyi çözüyor, neden abdeste ihtiyaç var?
Neden namazda fiziksel hareketler var? Neden oruç için nefsi tutmak gerekiyor?
Çünkü ibadet bile bedensiz kabul olmaz, çabasız makbul olmaz.
İman asla pasif değildir. İman, harekete dönüşen bir bilinçtir.
4. Diğer dinlerde bile çaba esastır
Hakikat tektir; dinler farklı olsa da ortak nokta aynıdır:
Hristiyanlık: Tövbe, iyilik, sorumluluk ister.
Yahudilik: Amel olmadan kurtuluş yoktur.
Budizm: Nirvana disiplinle elde edilir.
Hinduizm: Karma tamamen eyleme dayanır.
Hiçbir yol, “otur ve bekle” demez.
5. İnsan olmanın gereği: Sosyal sorumluluk
Dua sadece bireysel bir eylem değildir; insanı toplum içinde daha güçlü, daha faydalı, daha adaletli bir varlık olmaya çağırır. Gerçek dua, insanın kendisine şu soruyu sormasıyla başlar: Bugün bir insana ne faydam dokundu?
Bir haksızlığı düzelttim mi?
Bir yetimi sevindirdim mi?
Bir zulme karşı durdum mu?
Bir doğayı korudum mu?
Bir mazlumun yükünü hafifleten oldum mu?
Hiçbir şey yapmadan dua eden insan, aslında şunu yapar: Dünyanın sorumluluğunu yaratıcıya bırakır.
Oysa yaratıcı insana şöyle der: “Size akıl verdim, güç verdim, imkân verdim. İyiliği yeryüzüne siz yayacaksınız.”
Bu yüzden senin söylediğin hakikattir: “Dua etmeden önce insan olmayı öğren.”
İnsan olmanın gereği:
Adalet,
Merhamet,
Emeğe saygı,
Doğruluk,
Mücadele,
Sosyal sorumluluk,
Sözünde durmak,
Başkasının hakkını korumak…
Bunlar olmadan dua yalnızca boş bir ses titreşimidir.
6. Sonuç: Dua, gayreti kutsamak içindir
Dua, bir mucize aracıdır ama mucizenin şartı vardır:
Gayret + Bilinç + Ahlak + Sorumluluk + Dua = Hakikatin Dengesidir
Bu denge kurulmazsa:
Dua tembelliğe dönüşür,
İman alışkanlığa dönüşür,
İnsan da kendi kendine yabancılaşır.
Senin söylediğin gibi:
“Dua ile her şey çözülseydi, hayatın bir anlamı olmazdı.” İmtihanın, gelişimin, insan olmanın, mücadelenin anlamı kalmazdı.
Bu yüzden en doğru söz şudur:
“Dua, mücadeleden sonra yaratıcıyla kurulan en yüksek bağdır.”
“Gayret etmeden yapılan dua, teslimiyet değil sorumluluktan kaçıştır.”