Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

Hukukun Adaletin Düzeni Olması Gerekliliği

Hukuk-Adalet Ayrımı: Kağıt Üzerinde Hukuk, Gerçekte Adaletsizlik

33.370

Hukuk adaleti gerçekleştirmiyor ise, o hukuk hukuk olamaz.

Adalet, insanlık tarihinin en eski ve en güçlü kavramlarından biridir. Ancak bugün, birçok ülkede adalet kelimesi yalnızca yargı binalarının girişinde yazılı bir süs cümlesi hâline gelmiş durumda. Hukuk, adaletin bir aracı olmak yerine, adaletin önüne geçmiş, kendi iç kurallarıyla bağımsız bir “mekanizma” olarak çalışmaya başlamıştır. Oysa doğru olan, hukukun adalete hizmet etmesidir. Hukuk, adaletin düzenidir; adaletin tersi değildir.

Hukuk-Adalet Ayrımı: Kağıt Üzerinde Hukuk, Gerçekte Adaletsizlik

Hukuk, yazılı kurallar bütünüdür; adalet ise bu kuralların uygulanmasındaki vicdan ve hakkaniyet ilkesidir.
Bugünkü sistemde çoğu zaman “kanun böyle” denilerek adaletin kendisi göz ardı ediliyor.
Örnek (Bireysel): Bir kira sözleşmesinde, kanunen kiracı haklı olabilir ama ev sahibi ciddi mağduriyet yaşıyorsa mevcut kanun, bu mağduriyeti çözmekte yetersiz kalabilir. Kanun uygulanır ama adalet yerini bulmaz.
Örnek (Toplumsal): Bazı ülkelerde, ifade özgürlüğü yasalarla güvence altındadır. Ancak siyasi baskılar ve yargı bağımsızlığının zayıflığı nedeniyle, aynı yasalar muhalif sesleri susturmak için kullanılır. Hukuk vardır, ama adalet yoktur.

Mevcut Hukuk Sisteminin Sorunları

Bürokratik Yavaşlık
Bir davanın sonuçlanması yıllar sürebilir. Bu süre içinde mağduriyet katlanarak artar. “Geciken adalet, adalet değildir.”
Örnek: Boşanma davası 6 yıl süren bir ailede, hem taraflar hem de çocuklar yıllarca psikolojik baskı altında yaşar.

Güçlülerin Lehine İşleyen Düzen
Yasal boşluklar ve pahalı avukat sistemi, güçlü ekonomik sınıfların lehine işler. Fakir bir vatandaş, hakkını aramak için önce maddi imkânını zorlamak zorundadır.
Örnek: Büyük şirketler, küçük esnafı maddi olarak tüketene kadar davaları uzatır. Kanun onlara bu imkânı verir.

Vicdanın Sistemde Yeri Olmaması
Hukuk uygulayıcıları (hakim, savcı, avukat) çoğu zaman yalnızca maddelere bakar, olayın insani boyutunu geri plana atar.

Örnek: Bir hastanın tedaviye ihtiyacı varken, kanuni prosedür eksikliği yüzünden yardım alamaması.

– Hukuk Adaletin Düzeni Olursa

Eğer hukuk, adaleti merkeze alırsa:

Yasalar sadece kuralları yazmaz, hakkaniyet ilkesini de esas alır.

Hakimler, karar verirken yalnızca maddeye değil, olayın gerçek mağduriyetine de bakar.

Toplumda hukuka güven artar, çünkü insanlar “haklıysam kazanırım” duygusunu taşır.

Güçlü ile güçsüz aynı mahkemede eşit ağırlığa sahip olur.

– Çözüm Önerileri

1. Hukukun Vicdanla Entegrasyonu

Kararlarda, “adalet değerlendirmesi” bölümü zorunlu olmalı. Bu bölümde, sadece yasal dayanak değil, hakkaniyet gerekçesi de yazılmalı.

2. Bağımsız ve Şeffaf Yargı

Siyasi veya ekonomik baskılara kapalı, tamamen bağımsız yargı yapısı.

3. Adalet Hızlandırma Mekanizması

Özellikle bireysel mağduriyetlerde, hızlandırılmış yargı süreci.

4. Ücretsiz Hukuk Hizmetleri

Ekonomik durumu kötü olanlara ücretsiz avukat değil, nitelikli avukat desteği.

5. Toplumsal Katılım

Kanun yapım sürecinde halkın ve bağımsız hukukçuların görüşlerinin alınması.

Sonuç
Hukuk, adaletin yerine geçemez. Hukuk adaletin bir aracı, onun düzeni olmak zorundadır. Aksi hâlde, kağıt üzerinde “hukuk devleti” olan bir ülke, gerçekte adaletsizliklerin hüküm sürdüğü bir coğrafya hâline gelir. Unutulmamalıdır ki, kanunlar insan içindir; insanlar kanunlar için değil. Hukukun amacı insanın hakkını teslim etmek, adaletin yerini bulmasını sağlamaktır.

Haber Veriyoruz

Enable Notifications OK No thanks