Gelecek kimin için planlanıyor?

İnsan ömrü ne kadar ki, geleceği planlamaya kalkıyor?

Düşünün: Gelecek kimin için planlanıyor? “Gelecek nesiller için” mi diyorsunuz? Peki, gelecek nesillerin kaderini kim garanti ediyor?

Ya da onların geleceğini nasıl bilebiliyorsunuz?

Demek ki gelecek, gelecek nesiller için planlanmıyor. Öyleyse neden planlanıyor?

Neden sürekli birileri seçiliyor ve bu seçilenler insanlığa hükmetmeye çalışıyor? Neden bir avuç insana, hatta insanlığın tamamına sahip çıkılıyor?

Neden bazı topraklar “gelecek” adına hazırlanıyor?

Biraz düşünseniz cevabı bulursunuz.

Eğer varoluş tüm canlılar için geçici bir kavramsa, bu kadar büyük EGOların bir sebebi olmalı.

Mutlaka bir gerekçe, bir dayanak bulunmalı.

Tabii ki İNANÇ.

Aslında insanlığa hükmetme arzusunun altında inanç yatıyor.

Sizin varlığınız kabullenilmiyor. Çünkü siz, yani insan, sonradan yaratıldınız. Size de AKIL denen bir üstünlük bahşedildi.

Buna itiraz edenler ise, SİZİN VARLIĞINIZA VE YARATILIŞINIZA karşı çıkanlardır.

Bu itiraz, sahip olduğunuz yaşam formunu değiştirerek ve inancınızı yok ederek başlamak istiyor.

İşte sahip olduğunuz hayat tam da bunun üzerine kurulu. Ama siz bunu ne görmek ne de kabullenmek istiyorsunuz.

Bugün milyarlarca dolara hükmedenler, medya aracılığıyla insanlara seslenenler, eğitimin temelini belirleyenler, teknolojinin zirvesindekiler… Hepsi bu itiraza hizmet ediyor.

Siz de bu hizmetkârların birer kulusunuz.

Neden mi kabullenmişsiniz? Çünkü yargılamıyorsunuz, sorgulamıyorsunuz, araştırmıyorsunuz… Ve bu yüzden gerçek bir inanan olamıyorsunuz.

Gerçek inanç, her ne pahasına olursa olsun doğruluktan, dürüstlükten ve samimiyetten ödün vermez.

Çünkü Yaradan size karşı samimi olmuştur. Bunun ötesi yoktur.