0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Uzayda tespit edilen buzul nesneleri. Uzay Buzu mu Yoksa Kozmik Kalıntı mı?
Uzay Buzu mu Yoksa Kozmik Kalıntı mı? Bilim İnsanlarını Şaşırtan Derin Uzay Keşfi.

Uzay Buzu mu Yoksa Kozmik Kalıntı mı? Bilim İnsanlarını Şaşırtan Derin Uzay Keşfi.
Bilim insanları, açıklanamayan iki gizemli buzlu nesne keşfetti.
Tipik yıldızlararası buz oluşumlarının aksine, bu nesneler etraflarında toz bulundurmuyor, alışılmadık bir enerji yayıyor ve beklenmedik derecede yüksek seviyelerde silikon monoksit içeriyor. İzole olmuş doğaları, yaşamın temel moleküllerinin oluşumu için daha önce bilinmeyen bir ortamı işaret ediyor.
Yaşamın Yapı Taşlarının Gizemi Çözülüyor
Organik moleküller, yaşamın temel yapı taşları olarak kabul ediliyor ve uzayda oluştukları düşünülüyor. Ancak tam olarak nerede ortaya çıktıkları ve gezegenlere nasıl ulaştıkları, astronomi ve gezegen bilimindeki en büyük sorulardan biri olmaya devam ediyor. Bu bulmacanın önemli bir parçası, yıldızlararası uzayda buzun varlığı. Galaksinin soğuk, yoğun ve korunaklı bölgelerinde, atomlar ve moleküller küçük toz parçacıklarına tutunarak yıldızlararası buzları oluşturuyor — tıpkı Dünya’nın bulutlarında kar tanelerinin oluşumu gibi.
Yıldızlararası Buzlar ve Şaşırtıcı Bir Keşif
Bu süreci araştırmak için Niigata Üniversitesi ve Tokyo Üniversitesi’nden gökbilimciler, Şili’deki Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizisi (ALMA) teleskobunu kullanarak iki gizemli yıldızlararası nesneyi gözlemledi. Bu nesneler ilk olarak 2021 yılında Japon kızılötesi uydusu AKARI tarafından tespit edilmişti ve su ile organik moleküller açısından zengin yıldızlararası buzlar içerdikleri biliniyordu. Ancak tam doğaları belirsizliğini koruyordu. Çoğu yıldızlararası buzun aksine, bu iki nesne bilinen herhangi bir yıldız oluşum bölgesinin dışında bulunuyor, bu da onları özellikle ilgi çekici kılıyor.
ALMA Teleskobu ile Derinlemesine İnceleme
Araştırma ekibi, ALMA’yı kullanarak bu nesneleri yaklaşık 0,9 mm dalga boyunda gözlemledi. Kızılötesi gözlemler, buz gibi katı maddeleri incelemek için kullanışlı olsa da, ALMA gibi radyo gözlemleri, çevredeki gazların hareketi ve bileşimi hakkında daha iyi bilgiler sunuyor. Eğer bu nesneler yıldız oluşturuyor olsaydı, ALMA’nın yüksek çözünürlüklü görüntüleme yeteneği, yıldız oluşumuyla ilişkili moleküler emisyonları tespit edebilirdi. Benzer şekilde, bu nesnelerin yakınında daha önce bilinmeyen bir moleküler bulut bulunsaydı, özellikle karbon monoksit açısından gaz emisyonunun geniş bir bölgesi olarak görünürdü.
Kaynak. SciTechDaily
Haber Veriyoruz