Öğretiler ile meydana gelen hayat ve bildiklerimiz…

Biz sadece öğretilenler ile var olduk yada öğrendiklerimiz ile iddia ettik.

Çok fazla zamanın gerisini düşünmeden akıl ve mantık yürüterek insanlığın gerisine doğru biraz ilerler isek bulacağımız şey nedir ? Kabilleler mi?

Kabilelerin ötesini anlayabilmek veya tahmin edebilmek çok daha zordur. Peki eğer kabillelere kadar ulaşabildi isek şuan tüm dünyada kullanılan dilleri kabileler mi oluşturdu dersiniz. Yada bu kabillerin seçmiş olduğu engin insanlar yada liderleri mi konuşulacak dilin kelimelerini belirlediler.

Dillerin oluşması ile oluşan dünya dil kültürü nasıl bir yöntemle kelimeleri oluşturdu. Yani fiziksel olarak maddelere, eşyalara, doğaya, evrene, insanlara, göre bildiği herşeye neye göre bir ad verildi.

Düşünülerek mi, tartışılarak mı yoksa şekillendirilerek mi yoksa sahip olduğu özelliklere göre mi? Aklıma şu geliyor o zaman insan yaratıldığından beri zeki idi…

Varlığımız boyunca düşünmemiz gereken bir çok şey olmasına rağmen biz sadece şunu düşünmeliyiz, gerçeğe ne kadar yakınız ve gerçek olan nedir?

Kendisini insan olarak tanımlayan canlı meydana getirmiş olduğu bu dünyadaki hayat formunda en önemli kaynak nedir? Dünyanın kendisi mi? İnsan mı? Evren mi? gözün görebildikleri mi? yoksa hiç bir zaman göremediği yaratıcı mı…

Ben, sen ve onlar sadece biz öğretilenler ile hayatı kabul etmiş ve öğrendiklerimizi iddia ederek hayata veda etmekteyiz.

Acaba gerçekte böyle mi olmalı? Peki öğretilenler nasıl tespit edildi ve bize öğretilmesine nasıl karar verildi…hatta öğrendiklerimiz ne kadar gerçek.

Daha net olmak gerekir ise neden bir öğreti içerisindeyiz…Zaten bu öğretiler ne kadar geçmişten gelirse gelsin yine senin ve benim gibi insanlar tarafından keşfedildi, karar verildi ve öğreti haline getirildi.

Yoksa öğrenmenin bir amacı ve hedefi mi var? Ve bu amaç, hedef nedir? Düşünmemiz gereken bu işte…

Öğreti; bulmak, keşfetmek ve uygulamak ise neden insanların çoğunluğu mutlu değil ve bu öğretiler onlara yeterli gelmiyor…

Haber Veriyoruz