0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
İnsanlığımızı kaybediyor isek beynimize temas var demektir.
Sürekli şeytanı suçlayıp durdunuz. Gösterin desem gösteremezsiniz.
İnsanlığımızı Kaybediyorsak, Beynimize Müdahale Var Demektir
Nasıl oluyor da göremediğiniz ve “kötü” diye tanımladığınız şeytanı sürekli suçluyorsunuz? Bunu hiç düşündünüz mü?
Tabii ki konuyu hemen inancınıza bağlayacaksınız. Bazı sorulara cevap bulamayınca, sığınılacak ilk yer yine inanç oluyor.
Peki, hiç inancınızı sorguladınız mı? Nasıl bir inanca sahipsiniz ve gereklilikleri nelerdir?
Şunu hâlâ öğrenemediniz: İnanmak, insan olmakla başlar.
İnsanlığınızı kaybediyorsanız inançlıyım diyemezsiniz, çünkü inancı yaşatacak olan insandır. Bu durumda ne inancınızı kullanabilirsiniz ne de şeytanı suçlayabilirsiniz.
Onu tanımlayan sizsiniz. Tanımını siz yapıyorsanız ve o kötüyse, kötülüğün kaynağı da siz değil misiniz?
İnsan olmak, inanmaktır; inanmak da insan olmayı gerektirir.
Ancak siz henüz bunu başaramadınız. Başaramadığınız gibi, sahip olduğunuz insanlığı da kaybetmek üzeresiniz.
İnsan olmak sadece fiziksel bir varlığa sahip olmak değildir.
Hayvanları, sizin fiziksel yapınıza benzemedikleri için “hayvan” olarak tanımladınız.
Peki, onların hayatının içine girebildiniz mi? Düşünemediklerini nereden biliyorsunuz?
Eğer kendinizi onlardan ayırıyor ve “ben insanım” diyorsanız, o zaman gerçekten insan olun.
Maddeye tapınmanız, insanlığınızı kaybettiğiniz ilk andır.
Madde zaten putlardan meydana gelir; o fizikselliğin temsilidir.
Bunu bildiğiniz hâlde, sürekli madde edinme arzunuz, aslında maddeye taptığınızı göstermektedir.
Maddeye taparak insan kalmanız mümkün değildir.
Çünkü burada “hak” söz konusudur. Eşitlik ile insan olma olgusu birbirinden ayrılmaz.
Eğer bu çağda hâlâ maddeye tapıyor ve aynı anda “insanım” diyorsanız, beyninize müdahale var demektir.
İnsan gibi görünüp, insan gibi yaşarken maddeleşmek — işte bu beyne yapılan müdahalenin en açık göstergesidir.
Eğer madde ve fiziksellik gerçekten bir anlam taşıyor olsaydı, Yaratıcı kurulu bir düzen yaratır, insan da o düzenin içinde yaşardı.
Dünya ve âlemlerin neden ve nasıl yaratıldığını biz asla bilemeyiz.
Dünya, yaşam için uygun gezegenlerden yalnızca biridir.
Evren bir “düzen” olduğu için değil, “Ol!” denildiği için var olmuştur.
Ama sizlerin kurduğu bu fiziksel ve maddesel yaşam, tamamen insanın kendi eseridir.
Yaratılan ile oluşturulan asla kıyaslanamaz.
Bugün içinde yaşadığınız hayat, insanlığı yok eden bir düzene dönüşmüştür.
Eğer aksini düşünüyorsanız, beynimize müdahale var demektir.