Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

Nefes Alışverişimiz Göz Bebeğimizi Etkiliyor…

Bilim İnsanları 100 Yıllık Gizemi Çözdü.

632

Bilim İnsanları 100 Yıllık Gizemi Çözdü: Nefes Alışverişiniz Göz Bebeğinizi Etkiliyor.

Karolinska Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, nefes alışverişinin göz bebeği boyutunu etkilediğini buldu. Buna göre, göz bebekleri nefes alırken en küçük, nefes verirken ise en büyük halini alıyor. Bu keşif, beyin sapı tarafından kontrol edilen bir mekanizmayı işaret ediyor ve görme, dikkat ile nörolojik bozuklukların klinik uygulamalarına yönelik anlayışı geliştirebilir.

Nefes alışverişi, göz bebeği boyutunu etkiliyor; nefes alırken daralıyor, nefes verirken genişliyor. Beyin sapı tarafından kontrol edilen bu etki, görme yeteneğini artırabilir ve nörolojik teşhisler gibi klinik uygulamalara kapı açabilir.

İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden araştırmacılar, göz bebeği boyutunu etkileyen temel bir mekanizma keşfetti: nefes alışverişi. The Journal of Physiology dergisinde yayımlanan çalışma, göz bebeğinin nefes alırken daraldığını ve nefes verirken genişlediğini ortaya koydu. Bu keşif, görme yeteneğimize dair anlayışımızı değiştirebilir.

Bir kamera diyaframı gibi, göz bebeği de göze giren ışık miktarını düzenleyerek görme ve algıda kritik bir rol oynar. Yüzyılı aşkın süredir bilim insanları, göz bebeği boyutunu etkileyen üç temel faktörü biliyordu: ışık maruziyeti, odak mesafesi ve duygular veya zihinsel çaba gibi bilişsel etkiler. Şimdi ise araştırmacılar dördüncü bir faktör keşfetti: nefes alışverişi. Bulgular, göz bebeğinin nefes almaya başlarken en küçük, nefes verirken ise en büyük halini aldığını gösteriyor.

Bu mekanizma, döngüsel olması, sürekli var olması ve herhangi bir dış uyarıya ihtiyaç duymaması açısından benzersizdir,” diyor araştırmaya öncülük eden Karolinska Enstitüsü Klinik Nörobilim Bölümü’nden Doçent Artin Arshamian. “Nefes alışverişi beyin aktivitesini ve bilişsel işlevleri etkilediğinden, bu keşif görme ve dikkatimizin nasıl düzenlendiğine dair anlayışımıza katkıda bulunabilir.

Kapsamlı Testler Etkiyi Doğruladı

Araştırmacılar, 200’den fazla katılımcıyla beş deney gerçekleştirerek farklı koşullar altında nefes alışverişinin göz bebeği boyutunu nasıl etkilediğini inceledi. Sonuçlar, katılımcılar hızlı veya yavaş nefes alsa da, burunlarından veya ağızlarından nefes alsa da, ışık koşulları veya odak mesafesi değişse de, dinlenirken veya görsel görevler yaparken bu etkinin devam ettiğini gösterdi. Nefes alma ve verme arasındaki göz bebeği boyutu farkı, teorik olarak görme yeteneğini etkileyecek kadar büyüktü.

Çalışma ayrıca, bu işlevin doğuştan koku soğancığı (olfaktör bulbus) olmayan kişilerde de bozulmadığını gösterdi. Bu, mekanizmanın beyin sapı tarafından kontrol edildiğini düşündürüyor. Beyin sapı, beynin temel ve evrimsel olarak korunmuş bir parçasıdır.

Araştırmacılar şimdi, nefes alışverişi sırasında göz bebeği boyutundaki değişikliklerin görme yeteneğini de etkileyip etkilemediğini inceliyor. Önceki araştırmalar, daha küçük göz bebeklerinin detayları görmeyi kolaylaştırdığını, daha büyük göz bebeklerinin ise zor görülen nesneleri bulmamıza yardımcı olduğunu gösteriyor.

Sonuçlarımız, tek bir nefes döngüsü içinde, nefes alırken küçük detayları ayırt etmeyi optimize ederken, nefes verirken soluk nesneleri tespit etmeye yönelik bir geçiş yapabileceğimizi gösteriyor,” diyor çalışmanın ilk yazarı ve Karolinska Enstitüsü’nde doktora sonrası araştırmacı olan Martin Schaefer.

Araştırmacılara göre, bu bulguların klinik uygulamaları da olabilir.

Parkinson hastalığı gibi nörolojik durumları teşhis etmek veya tedavi etmek için yeni yöntemler geliştirmek potansiyel bir uygulama olabilir. Bu hastalıkta göz bebeği işlevindeki bozulma erken bir belirtidir,” diye ekliyor Artin Arshamian. “Bu, gelecekte araştırmak istediğimiz bir konu.”

Referans: Martin Schaefer, Sebastiaan Mathôt, Mikael Lundqvist, Johan N. Lundström ve Artin Arshamian tarafından kaleme alınan “The pupillary respiratory-phase response: pupil size is smallest around inhalation onset and largest during exhalation” başlıklı çalışma, 21 Şubat 2025, The Journal of Physiology.

Kaynak. BioTechDaily
Haber Veriyoru

Enable Notifications OK No thanks