0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Gerçeklik, Yok Oluşun Algısıdır
Gerçeklik sadece algıda mı gizli.

Gerçekler algıda gizlidir. Ve algı gerçekliğin ta kendisidir.
İnsan, varlığına dair aradığı hakikati çoğu zaman gözleriyle görmeye, elleriyle dokunmaya çalışır. Oysa gerçeklik, gözle görülen değil; gözün görmesini mümkün kılan şeydir. Bu nedenle fiziksel varlık, çoğu zaman gerçekliğin değil, yok oluşun tezahürüdür.
Fizik, bize maddenin temelinde enerji olduğunu söyler. Ve enerji, asla yok edilemez. Sadece biçim değiştirir. Madde ise, bu enerjinin en yoğun ve en yavaş hâlidir. Bu da demektir ki madde, aslında ölüme en yakın olandır. Zamanla bozulur, çürür, dağılır. Bu yüzden fiziksel varlık, bir gerçeklik değil, var olan enerjinin algılanabilir hâle bürünmesi, ardından algıdan kaybolarak başka bir düzene geçmesi sürecidir.
Bizler bir cismi görebildiğimiz sürece onun var olduğunu kabul ederiz. Göremediğimizde, “yok oldu” deriz. Oysa o cisim, yalnızca gözümüzün algı sınırının dışına çıkmıştır. Gerçeklik, bizim algımızla sınırlıdır. Algı yoksa, bizim için gerçeklik de yoktur. Ama bu, gerçeğin gerçekten yok olduğu anlamına gelmez. Sadece bizim onu algılayamadığımız anlamına gelir.
Bu, Allah’ın neden görünmez olduğunu da açıklar. Allah, algının kendisini yaratan varlıktır. Gözümüzü, zihnimizi, hissetmeyi mümkün kılan her şeyi o var ettiyse, yaratılmış bir algının, Yaradan’ı algılaması mümkün değildir. Tıpkı ışığın kaynağını doğrudan görememek gibi. Gördüğümüz her şeyde o vardır; ama hiçbir şey onun kendisi değildir.
Fiziksel evren bir perde gibidir. Perdeyi “gerçek” sananlar, onun arkasındaki hakikati göremez. Oysa perde, hakikatin algımızdan gizlenmesi için değil, idrakimiz artınca kaldırılmak üzere konulmuştur.
Bu nedenle şunu söylemek mümkündür:
Gerçeklik, sadece algıdır.
Algının ötesinde ise, gerçek değil; hakikat vardır.
Ve hakikat, asla yok olmayan; biçim değiştiren, sürekliliği olan sonsuz bir varlıktır.
Yok oluş, sadece algının sınırıdır.
Varlık, Allah ile daimdir.
Hakikat