0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Zamanının Cahilliği
Türk halkı tarihinin belki de en karanlık, en bilinçsiz döneminden geçiyor. Ne acıdır ki bilgiye en kolay ulaşılabilen çağda, cehalet en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Artık cehalet yalnızca okumamak, bilmemek değil; bile bile görmezden gelmek, duyduğu yalanı gerçek sanmak ve araştırmadan hüküm vermek haline gelmiştir.
Bir dönem “Oku” emrini insanlığın rehberi olarak alan bu toplum, bugün okumayı unuttu. Okumak artık sadece harfleri birleştirmek değil; düşünmek, sorgulamak, anlamak ve öğrenmektir. Fakat toplumun büyük bir kesimi bunu terk etti. İnanç kelimesini ezbere, din kavramını ise ticarete dönüştüren bir zihniyet, İslam’ın özünü kendi çıkarlarına hizmet eden bir araç haline getirdi.
Hilafet, İslam, Müslümanlık: Sözde Sahipler
Bugün “Hilafet”, “İslam”, “Müslümanlık” gibi kutsal kavramlar bile kitleleri yönlendirmek için kullanılan birer slogan haline geldi. Bu kelimelerin anlamını bilmeden, tarihini öğrenmeden, özündeki adaleti, vicdanı ve bilimi görmeden konuşan bir toplum, kendi elleriyle kendi inancını kirletmektedir. Dini, gelişmeye kapalı bir sistem gibi gören bu kesim, aslında İslam’ın “bilime, akla ve ilerlemeye” dayalı ruhunu öldürmektedir.
Bilgi Çağında Cehalet
Bugün bilgi her yerde. Elimizdeki bir telefonla evrenin sırlarına kadar ulaşabiliyoruz. Ancak bu kolay erişim, insanı bilgiye değil, tembelliğe sürükledi. Artık insanlar okumuyor, sadece dinliyor. Dinlediklerini sorgulamıyor, sadece paylaşıyor. Ve en kötüsü, duyduklarını doğru sanarak yaşıyor.
Sosyal medya çağının insanı artık düşünmüyor; sadece tepki veriyor. Herkes konuşuyor ama kimse dinlemiyor. Herkes bir şeyler biliyor sanıyor ama kimse gerçeği aramıyor. Bu durum, cehaletin en tehlikeli halidir: “Bilmediğini bilmemek.”
Dini Güncellemek mi, Aklı Güncellemek mi?
Son yıllarda bazıları “İslam’da güncelleme yapacağız” diyor. Halbuki güncellenmesi gereken din değil, insanın aklıdır. Çünkü din zamansız bir ilahi düzendir; ancak insanın anlama kapasitesi zamana bağlıdır. Anlamayan bir toplum, isterse bin yıl geçsin, aynı yerde kalır.
Görmeyen, Duyan Ama Anlamayan Bir Toplum
Bugünün insanı, gözleri açık ama kör; kulakları duyar ama sağır; dili konuşur ama düşünmez hale gelmiştir. Artık kimse satır aralarını okumuyor, kimse anlamın derinine inmiyor. Herkes “duyduğuna inanan” birer yankı odasında yaşıyor.
Oysa ilim aramak, araştırmak, anlamak ve aktarmaktır.
Bir toplum, “oku” emrini unuttuğunda,
o toplumun geleceği cehaletin karanlığına gömülür.