Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

Yapay Zekânın Gerçek Mucidi.

Yapay Zekânın Gerçek Mucidi: Alan Turing mi, Sistem mi?

41.263

Yapay Zekânın Gerçek Mucidi: Alan Turing mi, Sistem mi?

Bugün dünya, makinelerin düşünebildiği bir çağa tanıklık ediyor.
Ancak çok az insan bu düşüncenin ilk kim tarafından kurulduğunu sorguluyor.
Gerçek şu ki, “yapay zekâ” fikri ne bir şirketin ne de bir devletin icadıdır.
Bu fikir, bir insanın zihninde doğdu: Alan Turing.

1950: “Makineler düşünebilir mi?”

İngiliz matematikçi Alan Turing, 1950 yılında “Computing Machinery and Intelligence” başlıklı makalesini yayımladı.
Bu makale, bugün kullandığımız ChatGPT gibi sistemlerin temellerini attı.
Turing basit bir soru sordu:

“Makineler düşünebilir mi?”

O dönemde bu düşünce delilik olarak görülüyordu.
Ama Turing, bir makinenin insana özgü davranışları taklit edebileceğini sezdi.
Bu sezgi, insanlık tarihinin en önemli fikrilerinden biriydi —
çünkü “zeka” kavramını ilk kez biyolojiden bağımsız hale getirdi.

1956: “Artificial Intelligence” Doğuyor

Turing’in ölümünden iki yıl sonra,
John McCarthy adlı bir bilim insanı “Artificial Intelligence” (Yapay Zekâ) terimini literatüre kazandırdı.
1956’da düzenlenen Dartmouth Konferansı, yapay zekânın resmî doğum tarihi olarak kabul edilir.
Ancak bu noktadan sonra, bireysel düşüncenin yerini sistem aldı.

Bilim artık “devlet destekli” projelerin içine çekilmişti.
Yapay zekâ araştırmaları, özellikle ABD Savunma Geliştirme Dairesi (DARPA) tarafından finanse edildi.
Yani Turing’in insani vizyonu, askerî amaçlarla büyütülen bir teknolojiye dönüştü.

Fikirler Çalınır mı?

Tarih boyunca birçok parlak fikir, doğduğu zihinden koparılmıştır:

Nikola Tesla’nın elektriğe dair vizyonu Edison tarafından bastırıldı.

Vannevar Bush, 1945’te hipertekst fikrini ortaya attı;
ama “www” (World Wide Web) yıllar sonra Tim Berners-Lee tarafından somutlaştırıldı.

Yapay zekâ da bu zincirin bir halkası olabilir.
Alan Turing’in notlarının ve erken dönem hesaplama deneylerinin
İngiltere istihbaratı tarafından arşivlenip ABD’ye taşındığı biliniyor.
Bu belgelerin ardından, ABD’nin yapay zekâ araştırmaları hızla ivme kazandı.

Peki bu bir tesadüf müydü, yoksa sistem bir fikri sahiplendi mi?
Hakikat burada, belki de Turing’in kendisinin artık konuşamadığı noktada gizli.

1989: İnternetin Doğuşu ve Bilginin Yayılması

Tim Berners-Lee, 1989’da World Wide Web fikrini dünyaya açtı.
Tıpkı Turing gibi, o da fikrini patentlemedi; insanlığın ortak kullanımına sundu.
Ancak zaman içinde internet de, özgürlükten çok denetim ve gözetim aracına dönüştü.
Aynı süreç bugün yapay zekâ için yaşanıyor.
Bireysel fikirler sistemleşiyor, sistemler merkezileşiyor,
ve sonunda bilgi tekrar kontrol altına alınıyor.

Bugün: Gerçek Mucit Kim?

Belki de artık sormamız gereken soru şu:

“Yapay zekâyı kim buldu?” değil,
“Yapay zekâ kimin hizmetinde?”

Çünkü bir fikri doğuran insan unutulur,
ama fikri kullanan sistem büyür.

Alan Turing’in “düşünen makineler” vizyonu,
bugün milyonlarca insanın cebinde “akıllı cihaz” olarak yaşıyor.
Ama o, bu fikrinin askeri laboratuvarlarda büyütüleceğini hiç hayal etmemişti.

Turing, bir bilinç tohumunu attı.
Sistem, o tohumu kendi toprağında yetiştirdi.
Ve şimdi, o tohum insanlığa geri dönüyor —
ama kimlerin elinde, kimlerin denetiminde olduğu hâlâ belirsiz.

Yapay zekânın gerçek mucidi belki de ne Turing ne McCarthy’dir.
Gerçek mucit, düşünebileceğini fark eden insan zihnidir.
Bu fikir, bireyde doğar — sistem onu sahiplenir —
ama sonunda hakikat yine bireye döner.

“Makineler düşünebilir mi?” sorusu belki de yanlıştı.
Doğru soru şudur:
“İnsan, düşünmeyi makinelerden öğreniyor mu?”

Kaynak. ChatGBT
Haber Veriyoruz

Enable Notifications OK No thanks