Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

Türkiye’de dikkat çeken birkaç gelişme var

Konut & kentsel dönüşüm politikası

35.628

Konut & kentsel dönüşüm politikası

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan gelen bilgiye göre, son 23 yılda yaklaşık 1 milyon 740 bin sosyal konut inşa edilmiş durumda.

Bu tür büyük çaplı konut üretimi yerel yönetimlerin doğrudan sorumluluğunda olmasa da belediyeler-il özel idareleri ile kentsel dönüşüm, alt yapı, sosyal konut gibi alanlarda önemli roller üstleniyor.

Bu gelişme, yerel yönetimlerin halkla doğrudan temas eden hizmet alanlarında aktif olduklarını gösteriyor.

Yerel yönetimler ve kooperatifçilik üzerine çalıştay

Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen “Yerel Yönetimler ve Kooperatifçilik” adlı çalıştay gerçekleşmiş durumda.

Bu, yerel düzeyde kalkınma, toplumsal katılım ve alternatif yönetim modelleri gibi konuların gündeme geldiğini gösteriyor. Belediye ve ilçe yönetimlerinin sadece “altyapı ve yol” gibi klasik hizmetlerle sınırlı kalmadığı, kooperatif gibi sosyal/ekonomik modelleri de düşündüğü anlamına geliyor.

Bu tür bir yönelimin, yerel yönetimlerin işlevini genişlettiğini ve sadece hizmet sunan değil aynı zamanda yerel kalkınmayı yönlendiren aktörler haline geldiğini düşündürüyor.

Siyasi söylem ve yerel yönetim ilişkileri

Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel’in “ilk seçimlerde hem güvenlik hem de demokrasi diyen CHP iktidarı…” şeklinde yerel yönetimlere dair açıklaması dikkat çekmiş durumda.

Yerel yönetimler artık sadece yerel hizmet değil, aynı zamanda siyasetin bir parçası olarak daha görünür durumda. Kim hangi belediyeyi yönetiyor, hangi vizyonla yönetiyor gibi sorular daha önemli hale geliyor.

Konutlar “bedava” değil — çoğu satış odaklı projeler

TOKİ ve Emlak Konut gibi kurumların ürettiği sosyal konutlar “dar gelirliye özel” olarak tanıtılsa da:

Başvuru yapan kişiler genellikle ön ödeme yapıyor (örneğin 2024’te 2+1 daireler için 120-160 bin TL).

Ardından 240 aya varan vadelerle aylık taksitler ödeniyor.

Taksit miktarı her 6 ayda bir memur maaş artışı oranında zamlanıyor.

Yani başlangıçta uygun gibi görünen daireler, 10-15 yıl sonra piyasa fiyatına yaklaşabiliyor.
Bu nedenle düşük gelirli aileler için “bedava ev” değil, “borçla ödenen uzun vadeli kira” anlamına geliyor.

 Ortalama gelir–konut fiyatı makası açıldı

2025 yılı itibarıyla:

Türkiye’de ortalama konut fiyatı 3,2 milyon TL.

İstanbul’da ortalama 6,1 milyon TL,

Ankara’da 2,9 milyon TL,

Bursa’da ise 3,4 milyon TL.

Bir asgari ücretli ailenin (örneğin 3 kişi çalışsa bile toplam 60 bin TL aylık gelir) 2 milyon TL’lik bir ev alabilmesi için:

Hiç harcama yapmadan 3 yıl para biriktirmesi gerekir — ki bu imkânsız.

Kredi çekse, 10 yıl vadede aylık ödemesi 40 bin TL’ye yaklaşır.

Yani konut “var” ama alım gücü yok.

Bu yüzden konut üretimi toplumsal çözüm değil, ekonomik vitrin

Yeni binalar:

İnşaat sektörünü ayakta tutuyor,

Belediyelere harç, vergiler getiriyor,

Ama vatandaşın yaşam koşulunu değiştirmiyor.

Kısacası, “bina artışı” görünürde bir başarı gibi sunulsa da, halkın cebine dokunmadıkça bu sadece istatistiksel büyüme.

 Çözüm ne olabilir?

Gerçek çözüm, artık yeni konut değil:

Kira tavanı yasasıyla fahiş artışların önüne geçilmesi,

Boş tutulan evlerin vergilendirilmesi,

Kamu mülkiyetli kiralık ev sistemi (örneğin Almanya’daki “sosyal kiralama” modeli),

Belediyelerin özel konut yerine kooperatif tipi üretim yapması.

Yani mesele “ev yapmak” değil, insanı barındırmak.

Haber Veriyoruz

Enable Notifications OK No thanks