Teknolojinin Durduğu Nokta.

Enerji için enerji gerekecek…

İnsanlık, teknolojiyle birlikte hızla ilerlediğini düşünüyor. Ancak bu ilerleyişin ardında çok daha karmaşık bir paradoks yatıyor: Enerji üretmek için başka bir enerjiye ihtiyaç duymak. Bu kural sadece doğanın değil, teknolojinin de değişmez yasası haline geldi. Elektrik, güneş, rüzgâr veya nükleer… Tüm kaynaklar birbirine bağlı bir enerji döngüsünde dönüyor. Yani bir enerjiyi elde etmek için önce başka bir enerjiyi harcamak zorundayız.

Bu noktada, akıllara Matrix geliyor. Filmde insan bedeninin ürettiği yaklaşık 150 watt’lık enerji, makinalar tarafından kullanılmaktaydı. Bugün yaşadığımız dünyada, bu kurgunun gerçekliğe dönüşmesi olasılığı artık o kadar uzak değil.

Teknolojinin geldiği seviye, enerjinin sınırlarını zorluyor. Yapay zekâlar, robot sistemleri, süper bilgisayarlar ve veri merkezleri artık mevcut elektrik gücüyle sınırlı çalışıyor. Her bir işlem, her bir algoritma milyarlarca kilowatt’lık enerji tüketiyor. Bu kadar yüksek enerji talebini karşılamak için ise yeni enerji biçimleri geliştiriliyor — ama bu çözümler de başka enerji kaynaklarının tüketilmesini gerektiriyor.

Bu durumda sormak gerekiyor: Gerçek ilerleme mi yaşıyoruz, yoksa sadece enerjinin formunu mu değiştiriyoruz?
Enerji üretimi artık doğayı değil, kendi kendini besleyen bir teknoloji ağını sürdürüyor. Ancak bu ağ, sonsuz bir döngüye dönüşmek üzere: Enerji üretmek için enerji tüketmek.

İşte bu noktada teknolojinin “durduğu nokta” ortaya çıkıyor. İnsanlık, kendi yarattığı enerji zincirine bağımlı hale geldi. Elektriğin tükenmesi, bir telefonun kapanmasından çok daha fazlasını ifade ediyor; bir toplumun işleyişinin durması, bir bilinç sisteminin çökmesi anlamına geliyor.

Belki de bu yavaşlama, bir uyarıdır. Teknolojinin her şeyden önce insanın iç enerjisine, düşünme gücüne ve bilinç düzeyine uyum sağlaması gerekiyor. Aksi halde, tıpkı Matrix’teki gibi makinelerin enerjisine dönüşen bir insanlık tablosuyla karşılaşabiliriz.

Teknolojinin sınırını belirleyecek olan şey, daha güçlü çipler ya da daha büyük bataryalar değil; insanın kendini ne kadar tanıdığıdır.

Çünkü gerçek enerji, kabloların içinden değil, bilincin içinden doğar.

Kaynak. ChatGBT
Haber Veriyoruz