0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Sihirli Mantarlar.
Sihirli Mantarların Ağrı ve Depresyonu Hafifletmede Şaşırtıcı Gücü Ortaya Çıktı

Penn Medicine araştırmacıları, psilosibin adlı maddenin, beyindeki serotonin aktivitesini ince bir şekilde ayarlayarak kronik ağrı ve depresyonu hafifletebileceğini keşfetti.
Psilosibin, fiziksel acıyı duygusal sıkıntıyla bağlayan beyin devrelerini sakinleştiriyor gibi görünüyor ve etkisi ilacın anlık etkisinin ötesine geçerek kalıcı bir rahatlama sunuyor.
Beynin duygusal ve ağrı işleme merkezlerine etki ederek, opioidlere göre daha güvenli ve daha uzun süreli alternatiflerin yolunu açabilir.
Ağrı ve Depresyon Döngüsünü Kırmak
Penn Medicine araştırmacıları, belirli “sihirli mantarların” ana psikoaktif bileşeni olan psilosibinin temel beyin devrelerini nasıl etkilediğini ortaya çıkardı. Bu bulgu, kronik ağrı ve ilişkili zihinsel sağlık durumlarını tedavi etmek için potansiyel yeni yaklaşımlar sunuyor.
Kronik ağrı, küresel olarak 1,5 milyardan fazla insanı etkiliyor ve genellikle kaygı ve depresyonla iç içe geçerek, hem fiziksel hem de duygusal ıstırabı kötüleştiren bir geri besleme döngüsü yaratıyor. Pennsylvania Üniversitesi Perelman Tıp Fakültesi’nden yapılan ve Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan yeni araştırma, bu döngünün nasıl kırılabileceğine ışık tutuyor.
Çalışmanın kıdemli yazarı ve Penn’de Anesteziyoloji ve Kritik Bakım Doçenti Dr. Joseph Cichon, “Bir anesteziyolog olarak, sıklıkla hem kronik ağrı hem de depresyondan mustarip ameliyat hastalarına bakıyorum. Birçok vakada, hangi durumun önce geldiğinden emin olamıyorlar ama genellikle biri diğerini kötüleştiriyor” dedi ve ekledi: “Bu yeni çalışma umut verici. Bu bulgular, psilosibin ve ilişkili psychedelic’lerin bağımlılık yapıcı olarak kabul edilmemesi nedeniyle, yeni, opioid-olmayan, bağımlılık yapmayan tedaviler geliştirmenin kapısını aralıyor.”
Beynin Ağrı ve Ruh Hali Merkezini Hedeflemek
Kronik sinir hasarı ve enflamatuar ağrıya sahip farelerle yapılan deneylerde, bilim insanları tek bir psilosibin dozunun, ağrıyı ve bu ağrının neden olduğu depresyon benzeri davranışları hafiflettiğini ve etkilerin yaklaşık iki hafta sürdüğünü keşfetti. Psilosibin bunu, beyindeki serotonin reseptörlerini (5-HT2A ve 5-HT1A) ince bir şekilde uyararak başarıyor. Cichon, “Bu sinyalleri tamamen açan veya kapatan diğer ilaçların aksine, psilosibin daha çok bir ışık karartma düğmesi gibi hareket ederek onu tam doğru seviyeye getiriyor” açıklamasını yaptı.
Bu etkilerin nerede başladığını tespit etmek için ekip, psilosibin metabolize edildiğinde oluşan aktif bileşik olan psilosini, merkezi sinir sisteminin belirli bölgelerine enjekte etti. Sinir hücresi aktivitesini takip etmek için parlayan boyalar kullanan gelişmiş floresan mikroskopi kullanarak, ağrıyla ilişkili nöronlarda kendiliğinden ateşleme gözlemlediler. Psilosin, beynin prefrontal korteksine, özellikle hem ağrı hem de duygu işlemede rol alan bir bölge olan anterior singulat kortekse (ACC) enjekte edildiğinde, farelerde sistemik olarak psilosibin verildiğinde görülene benzer ağrı ve ruh hali iyileşmeleri görüldü.
Araştırmacılar ayrıca psilosini omuriliğe enjekte ettiler, ancak aynı sakinleştirici etkiyi göstermedi. Cichon, “Psilosibin, yaralanma bölgesini tamamen atlayarak ve bunun yerine ağrıyı işleyen beyin devrelerini düzenleyerek, aynı zamanda kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olan devreleri harekete geçirerek, hastalara hem ağrıdan hem de düşük ruh halinden aynı anda kurtuluş sağlayarak anlamlı bir rahatlama sunabilir” dedi.
Sonuçlar Gelecekteki Psilosibin Araştırmalarına Yön Verebilir
Araştırmacılar, bu çalışmadaki bulguların, bağımlılık veya travma sonrası stres bozukluğu gibi düzensiz beyin devrelerini içeren diğer durumlar için tedavilere de ışık tutabileceğine inanıyor. Cichon, psilosibinin etkinliğini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu da ekliyor.
“Anesteziyoloji pratiğimde, sıklıkla ameliyat sonrasında hem ağrı hem de ruh hali semptomlarının, ameliyatın yarattığı fizyolojik ve psikolojik stres nedeniyle kötüleşebildiğini görüyorum. Psilosibin hem ağrı hem de depresyon için umut verici bir tedavi olarak görünse de, bu tür tedavilerin ameliyat ve anestezi bağlamında güvenli, etkili veya uygulanabilir olup olmayacağı belirsizliğini koruyor” diye açıklıyor Cichon.
Penn ekibi, kemirgen modellerinde optimal doz stratejilerini, uzun vadeli etkileri ve beynin bu faydaları sürdürmede kendini yeniden nasıl yapılandırabildiğini araştırmayı planlıyor.
Kaynak. SciTechDaliy
Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi
Haber Veriyoruz