0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Sahip Olmanın Kölesi İnsanlık
Para, Güç ve Sessizleşen Vicdan
Sahip Olmanın Kölesi İnsanlık: Para, Güç ve Sessizleşen Vicdan
Günümüz dünyasında insanlığın en büyük sınavı artık savaşlar ya da salgınlar değil; sahip olma hırsı.
İnsan, ürettiklerinin ve biriktirdiklerinin esiri hâline gelmiş durumda. Bu esaret sadece bireysel değil; küresel bir düzenin sonucu.
Bir yanda daha fazla kazanmak için suç işleyenler,
diğer yanda bu düzeni izleyen ve susan milyonlar,
öte yanda ise gerçeği gören ama anlatmaya çalıştıkça baskılananlar var.
Gerçeği Bilmek Bir Ayrıcalık Değil, Sorumluluktur
Gerçeği bilen insanlar, özellikle sosyal medya ve bağımsız mecralarda seslerini yükseltmeye çalışıyor.
Ancak bu durum, kontrol mekanizmalarını harekete geçiriyor.
Son yıllarda:
Sansür uygulamaları artıyor
Sosyal medya algoritmaları eleştirel içerikleri geri plana atıyor
“Yanıltıcı bilgi” gerekçesiyle gerçek tartışmalar bastırılıyor
Gerçeğin dile getirildiği her alan, sistematik şekilde daraltılıyor.
İnsan Suretinde Güç Sahipleri
Dünyayı yöneten elit kesimlerin büyük bir bölümü, insanî değerlerle değil çıkar dengeleriyle hareket ediyor.
Silah ticareti, enerji krizleri, gıda fiyatları ve savaşlar aynı döngüde ilerliyor.
Bir ülkede çocuklar açlıktan ölürken, başka bir ülkede savunma şirketleri rekor kâr açıklıyor.
Bu çelişki artık gizlenmiyor bile.
Para ve Kariyer Uğruna Satılan Değerler
Eğlence sektörü, spor dünyası ve finans piyasaları bu düzenin vitrini hâline gelmiş durumda.
Saatlik milyon TL’lik konser ücretleri
Milyon eurolarla transfer edilen futbolcular
Finansal okuryazarlık olmadan “yatırım” adı altında pazarlanan sistemler
Özellikle kripto paralar ve hızlı kazanç vaatleri, küçük yatırımcı için büyük bir tuzağa dönüşüyor.
Kazananlar her zaman aynı; kaybedenler ise umut satın alan sıradan insanlar.
Borsa Bir Sahne, Seyirci Hep Aynı
Uzmanlara göre küresel borsalar artık üretimi değil, algıyı yönetiyor.
Finansal piyasalarda yaşanan ani yükseliş ve düşüşler, küçük yatırımcıyı sistem dışına itiyor.
Bu tablo, bir tiyatro sahnesini andırıyor:
Oyuncular değişmiyor
Roller ezberlenmiş
Seyirci ise hep kaybediyor
Gerçek mi, Dekor mu?
En çarpıcı soru şu:
Bu sistemin vitrininde yer alanlar gerçekten olan biteni görmüyor mu?
Yoksa her şey bir dekor mu?
Yeşil perde önünde oynanan roller mi?
Gerçekle bağ tamamen mi koptu?
Aynı isimlerin, aynı yüzlerin, aynı söylemlerin tekrar tekrar sahnede olması bu soruları güçlendiriyor.
Sonuç: Sessizlik De Tarafsızlık Değildir
Bugün insanlık bir yol ayrımında.
Ya gerçeğin rahatsız edici yükünü taşıyacak
ya da konforlu yalanların içinde eriyecek.
Tarih defalarca gösterdi ki:
Sessizlik, çoğu zaman masumiyet değil ortaklıktır.
Haber Veriyoruz.