0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Sağlık Sistemi Tedavi mi, Müşteri mi?
Türkiye’de Sağlık Krizi Derinleşiyor
Sağlık Sistemi Tedavi mi, Müşteri mi? Türkiye’de Sağlık Krizi Derinleşiyor
Türkiye’de sağlık sisteminin “daha iyi” olduğuna dair resmi açıklamalar artsa da sokaktaki gerçek bambaşka. Devlet yetkilileri sistemin güçlü ve erişilebilir olduğunu söylese de (özellikle yeni hastane açılışları ve tarama programları vurgulanıyor) gerçek tablo tartışma konusu.
Hastaneler Doluyor, Randevu Bulmak Zorlaşıyor
Yıllardır yapılan istatistiklere göre Türkiye’de toplam hekime müracaat sayısı bir milyarı aştı; bu da vatandaşların sağlık hizmetine erişim için üst üste başvurduğunu gösteriyor. Ancak bu başvuruların çoğu birinci basamakta değil, yoğun talep nedeniyle ikinci ve üçüncü basamak kurumlara (yani büyük hastanelere) oluyor. Bu durum, koruyucu sağlık hizmetlerinden çok teşhis ve tedavi arayışı ile karakterize.
Halk diliyle:
“İlk önce muayene bulamazsın, sıra uzarsa ancak ‘hastalık kötüleştiğinde’ görülebilirsin.”
Ücretler Arttı, İnsanlar Özel Sektöre Yöneldi.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre sağlık harcamaları kişilerin cebinden önemli ölçüde arttı. 2024’te kişi başı tedavi, ilaç ve diğer sağlık giderleri yüzde 100’den fazla artarak 442 milyar TL’ye yaklaştı. Bu artışta özel sağlık kurumlarına yapılan harcamaların önemli rolü olduğu belirtiliyor.
Bu da ne demek?
Devlet hastanesinde sıra uzun →
Kişi özel hastaneye gidiyor →
Cebinden daha fazla para çıkıyor. Ve bu süreç halkın cebinde “sağlık değil, harcama” olarak geri dönüyor.
Doktorlar Sistemi Terk Ediyor
Sağlıkta yaşanan “kriz” yalnızca hastanelerin doluluğuyla ölçülmüyor. Doktorlar da sistemin yükü altında eziliyor. Son 13 yılda on binlerce doktor, ağır iş yükü, düşük ücret, şiddet ve bürokratik baskı nedeniyle yurt dışına göç etti. Bu da halka hizmet veren doktor sayısını düşürüyor; hastalar daha uzun süre beklemek zorunda kalıyor.
Halk diliyle:
“Doktor doktor geziyoruz, ama ‘uygun randevu’ diye bir şey yok.”
Sistem Erişilebilir mi, Erişilemiyor mu?
Devlet istatistikleri kamu hastanelerindeki artışı vurgulasa da (örneğin sağlık merkezleri, tarama programları vb.) halkın deneyimi bunun tam tersi:
Randevu bulmak giderek zorlaşıyor.Vatandaş parası yettiği kadar sağlık hizmeti alıyor
SGK’nın özel hastanelere daha fazla ödeme yaptığı görülüyor, ama ziyaret sayısı düşüyor
(yani SGK daha çok ödeme yapıyor, halk daha az hizmet alıyor)
Bu tablo, “herkese eşit sağlık” söylemi ile sahadaki gerçek arasında büyük bir fark olduğunu gösteriyor.
Bu Bir Tedavi Sistemi Değil — Bir Tüketim Sistemi Halini Alıyor
Bugün sağlık sistemi:
✔ Herkesin önüne bir hastane tabelası koyuyor
✔ Ama seni tedavi etmek yerine sıraya koyuyor
✔ Parasını ödediğin kadar hizmet veriyor
✔ Randevu bulamamanın faturasını sana kesiyor
Halk kendi cebinden daha fazla para harcıyor, doktor sayısı yetersiz kalıyor, hizmet eşitsizliği büyüyor.
Ve en çarpıcı mesele:
Bu sistem artık “insanı iyileştirmek”ten çok, süreklilik, maliyet, ödeme sistemine dönmüş durumda.
Tedavi değil, müşteri ilişkisidir bu. Sağlık tüketimi arttıkça sistem kâr ediyor; sorun arttıkça halk yoksullaşıyor ve hasta oluyor.
Haber Veriyoruz