Siz kurulu bir sistemin üzerine dünyaya geldiniz. Onun için vermiş veya vereceğiniz tüm kararlar yanlış olabilir.
Geçmişi de ispat edemeyeceğinize göre, onuda size öğretildiği gibi kabul ettiniz.
Alıcılarınızı açın, beyninize biraz oksijen gönderin. Birileri sürekli özgür hayata darbe indirirken sizin dünya da olmanız bir şey ifade etmedi. Çünkü algılayamadınız, yedikleriniz ile, içtikleriniz ile duyarsızlaştırıldınız.
Musluktan akan suyu bile içemez hale geldiniz. Allah’ın verdiği suyu emek harcayarak içiyorsunuz. Allah’ın verdiği topraklarda hayat size zindan edildi farkına varamadınız. Tüm günahlarınızı şeytana yüklediniz ancak onu hiç bir zaman göremediniz ve varlığını ispat edemediniz.
‘Akıllıyım…’ diye düşünerek insanları sömürenler oldu, elinizi kaldırıp da onu göstermek istemediniz. Fakir ve zengin diye ikiye bölündünüz ve bu durumu bir yaşam olarak kabul ettiniz. Halbuki her şey net bir şekilde yaratıldı. Sürekli inanca sarılıp ibadet ettiniz ancak hiç bir zaman net olmayı başaramadınız.
Net olamadığınızdan dolayı hayatınız bir karanlık odaya dönüştü. Artık çaresiz ve yıkımı bekliyorsunuz. Peki kim veya kimler insanlığı bu duruma getirdi? Bunu hiç düşündünüz mü? Neyi düşündünüz ki bunları da düşüne bilesiniz…Binlerce kez dua okudunuz, namaz kıldınız, hatim indirdiniz hatta onlarca kez hacca gittiniz. Ama asla hayatı değiştirmeyi başaramadınız. Her zaman eksik olan, doğru olmayan bir takım durumlar vardı. Neydi biliyor musunuz o durumlar????
İnsanlığı, insan olmayı kavrayamadınız. Maddeyi insanlıktan önce tuttunuz. Maddeyi üstün kıldınız. Önce madde dediniz. Zaten Allah’tan da sürekli madde istiyordunuz.
İşte maddeden dolayı hiç bir zaman net olamadınız. Var olmak mı yoksa madde mi diye dengeyi tutturamadığınız için ‘Ben…’ insanım diyemediniz…
Mehmet Arkın Gürbüz