0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
İnsan Hakları Günü
Yaşatılmayan İnsanlığın Kutladığı Sahte Bir Bayram
İnsan Hakları Günü: Yaşatılmayan İnsanlığın Kutladığı Sahte Bir Bayram
Bir günü “İnsan Hakları Günü” ilan etmek… Ne kadar da ironik.
İnsanların yaşatılmadığı, haklarının yok sayıldığı, çocukların toprağa gömüldüğü, kadınların katledildiği, toplumların sömürüldüğü bir dünyada bir gün kutlamak… Bu, insanlığın kendisiyle dalga geçmesidir.
Modern çağın en büyük trajedisi şudur:
İnsan haklarını en çok ihlal edenler, insan hakları günü kutluyor.
İnsan Nedir?
İnsan; etten, kandan, DNA’dan ibaret bir canlı değildir.
İnsan; etik bir bilinçtir, adalet yükümlülüğüdür, başkasının acısını duyabilme kapasitesidir.
İnsan; taşıdığı cana karşı sorumluluk duyan, evrene emanet verilmiş bir varlıktır.
Bugün dünya üzerinde kaç insan gerçekten “insan” gibi yaşamaktadır? Kaçı sadece hayatta kalmaya çalışan bir bedenden ibarettir?
İnsan Hakkı Nedir?
İnsan hakkı, doğduğu andan itibaren her varlığın üzerinde taşıdığı dokunulmaz bir emanettir. Bu emanete devletler, güç sahipleri, şirketler ve sistemler saygı duymak zorundadır.
Ama gerçek şu ki:
Yoksulun hakkı yok. Zenginin hakkı sınırsız. Çocuğun hakkı toprağa düşmüş. Kadının hakkı kanlar içinde. İşçinin hakkı patronun nefis çukuruna gömülmüş. Halkın hakkı politikacıların tiyatrosunda kaybolmuş. Peki böyle bir dünyada “İnsan Hakları Günü” kutlamak ne ifade eder?
Bugünün Gölgesinde Ölenler
Uzakdoğu’da rakamları bile utandıran çocuk ölümleri, zorla çalıştırılan işçiler, kaybolan köyler… Afrika’da açlıktan gözleri donuklaşmış çocuklar, bir avuç pirince muhtaç kalan anneler… Ortadoğu’da her gün bombalar altında ölen siviller… Avrupa’da artan intiharlar, yalnızlaşan toplumlar, kirlenen ruhlar… Kadına yönelik şiddet, her ülkede istatistiği bile utandıran bir yara… Ve tüm bunların ortasında “insan hakları” söylemini dilinden düşürmeyen liderler vardır: Misyonları güç, çıkar, nüfuz… İnsanı değil jeopolitik haritaları koruyan bir akıl…
Para İçin Ruhunu Satanlar
Reklamlarda gülümseyen yüzler… Sattıkları ürün değil; insanın zihnidir. Halkın algısıyla oynayan medya… Vicdanını parayla değişen iş insanları… Silah ticaretine göz kırpan hükümetler… Ve savaşın sürdüğü coğrafyalara daha fazla silah satan Müslüman ülkeler… Sonra çıkıp “İnsan Hakları Günü kutlu olsun” diyorlar.
Kime?
Toprağa gömülen çocuklara mı?
Ekmek bulamayan ailelere mi?
Dövmekten öldürülen kadınlara mı?
Uykusuz fabrikalarda çalışan işçilere mi?
Din Adına Yapılan İnsanlık Suçları
Bazıları dini kullanarak insanları sömürüyor, “cihat” diye çocukları savaşa sürüyor,
Bazıları dini bir ticaret aracı olarak satıyor,
Bazıları din üzerinden düzen kurup insanların kanını emiyor.
Gerçek şu ki:
Hakikati korumak yerine dini araçsallaştıran herkes insan hakkını ihlal eder.
Yapay Zekâ Bile İnsanlığı Geçmiş Durumda İnsan haklarını korumak için bir devrim yaratabilecek yapay zekâ, Bugün güç sahiplerinin elinde kontrol mekanizmasına, Gözetim aracına, manipülasyon silahına dönüşmüş durumda.
İnsanlığa hizmet edebilecek bir mucize yine insan eliyle kirletiliyor. O Halde Bu Günde Ne Kutlanıyor?
Açlığı mı?
Savaşı mı?
Ölen çocukları mı?
Sömürülen işçileri mi?
Satılan ahlakı mı?
Kaybolan vicdanı mı?
Meta haline gelen insan ruhunu mu?
Dünyanın dört bir yanında insan hakları ihlalleri sürerken kutlanan bir gün,
Bir vicdan değil, bir vitrindir.
Gerçek “İnsan Hakları Günü” ancak şu gerçekleştiğinde olabilir:
Çocuklar ölmediğinde,
Kadınlar öldürülmediğinde,
İnsanlar aç kalmadığında,
Savaşlar durduğunda,
Güç sahipleri adaletle yönetmeye başladığında,
Din ticarete değil hakikate hizmet ettiğinde,
Yapay zekâ insanlığı koruduğunda,
İnsanlar insan gibi yaşatıldığında…
Bugün kutlanan şey insan hakları değil,
İnsan haklarının yokluğudur.
İnsan Hakları Günü, İnsanlığın Aynasıdır
Bu gün kutlanıyorsa, Bu dünya insanlığa ait değildir.
Gerçek insan hakları günü, bir takvim yaprağı değil… Bir uyanış günü olmalıdır.
Ve o güne kadar:
İnsan hakları günü, hakları olmayan insanların çığlığıdır.
İnsan olmayan sistemlerin ise utancıdır.
Haber Veriyoruz