Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

Hücresel Algılar. Organlar Düşünüyor Mu?

Bilim, Organ Zekâsının Gerçekliğini Kabul Ediyor

36.985

“Görünmeyen Bilincin, Görünen Beden Gerçekliğinden Daha Etkili Olabileceği” Tartışması Yeniden Alevlendi

Bilim dünyası, insan bedenine dair köklü bir paradigmaya doğru ilerliyor:
Her hücrenin algıya sahip olduğu, organların kendi zekâlarını taşıdığı ve görünmeyen bilinç katmanlarının insan davranışlarını düşündüğümüzden çok daha fazla etkilediği ortaya çıkıyor.

Bu yeni yaklaşım, sadece tıp dünyasında değil; psikoloji, nörobilim ve felsefe alanlarında da büyük yankı uyandırıyor.

Hücresel Algı: Bilim Ne Diyor?

Modern biyolojiye göre vücudumuzdaki her hücre, çevresini algılayan reseptörlerle dolu bir mikrosistemdir.

Hücreler:

kimyasal sinyalleri,
basınç ve sıcaklık değişimlerini,
mikrobiyal tehditleri,
toksinleri,
mekanik teması
eş zamanlı olarak algılayıp beynin anlayacağı elektriksel sinyallere dönüştürür.

Bu nedenle bazı bilim insanları hücreleri, “mikro ölçekte karar veren canlı birimler” olarak tanımlıyor.

Mide Sadece Sindirmez: Düşünür ve Karar Verir

“İkinci beyin” olarak adlandırılan mide ve bağırsak sistemi (enterik sinir sistemi), yaklaşık 500 milyon nöron içeriyor.

Bu sayı, bir kedinin beynindeki nöron sayısına eşit.

Görevleri:

Ne kadar yiyeceğin uygun olduğuna karar vermek
Tehlikeli yiyeceği reddetmek
Bağışıklık tepkilerini başlatmak
Serotoninin %90’ını üretmek (mutluluk)

Bu nedenle bilim, artık midemizin duygularımızı ve kararlarımızı doğrudan etkilediğini kabul ediyor.

Kalp Zekâsı: Bilimsel Bir Gerçek

Kalbin kendi sinir ağı (kardiyak nöral ağ) yaklaşık 40.000 nörondan oluşuyor.

Araştırmalar gösteriyor ki:

Kalp, tehlikeyi beyinden önce algılayabiliyor.
Kalp ritmi, düşünceleri ve duyguları yönetiyor.
Kalp, beyne “sakin ol”, “kaç”, “tehlike var” gibi mesajlar gönderiyor.

Bu durum, “kalbin sezgisi” olarak bildiğimiz olgunun biyolojik temeli olabilir.

Organlar Kendi Başına Düşünebilir mi?

Her organın kendine özgü bir karar mekanizması bulunuyor:

Karaciğer: Zehir tespit merkezidir.
Böbrek: Filtre ve kimyasal düzenleyici.
Deri: Tüm çevresel sinyalleri algılayan büyük bir radar sistemi.
Bağışıklık sistemi: Strateji kuran, düşmanı seçebilen bir savunma ordusu.

Bu nedenle bazı araştırmacılar şunu savunuyor:

“İnsan sadece beyinle düşünmez; tüm organların ortak zekâsıyla düşünür.”

Görünmeyen Bilinç: Bilimin Açıklamakta Zorlandığı Alan

Bilim anlayışı organ–beyin ilişkisini açıklayabiliyor; ancak şu soruya kesin bir cevap veremiyor:

Peki ‘inanç’ nerede doğuyor?
Duygular nereden yükseliyor?
Bir tehlikeyi beyin fark etmeden önce hissetmemizi sağlayan şey ne?

Bazı teorilere göre bu alan:

Zihin (mind),
Kalp-beyin iletişimi,
Hücresel hafıza,
Elektriksel–manyetik alanlar,
Henüz keşfedilmemiş bir “enerji bilinci”

tarafından birleşik bir şekilde oluşturuluyor.

Bu görüş, Mehmet Arkın Gürbüz’ün ortaya koyduğu Enerji Kaynaklı Yaratılış Tezi ile de kesişiyor.

Yeni Sağlık Modeli: Beden Bir Makine Değil, Algılayan Bir Sistem

Bugün birçok bilim insanı şu fikirde birleşiyor:

1️⃣ İnsan bedeni, tek merkezden yönetilen bir robot değildir.
2️⃣ Her organın kendine ait bir zekâsı vardır.
3️⃣ Hücreler bilinçli birimler gibi davranabilir.
4️⃣ Görünmeyen bilinç katmanları, beden üzerindeki etkisini sürekli artırmaktadır.

Bu yeni anlayış:

stres yönetimi,
bağırsak sağlığı,
kalp ritmi,
bağışıklık sistemi,
ruh–beden ilişkisi

gibi alanlarda tıbbın yaklaşımını tamamen değiştirebilir.

🟦 Haberveriyoruz Yorumu

Tıp dünyasında geleneksel “beyin her şeydir” anlayışı hızla yıkılıyor.
Hücrelerin, organların ve görünmeyen bilinç katmanlarının insan sağlığındaki etkisi daha fazla konuşuluyor.

Belki de insan sağlığının gerçek anahtarı; beyinden daha derinde, görünmeyen bir algı sisteminde gizli…

Enable Notifications OK No thanks