0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
Hiçliğin Ötesinde Geriye Çekilmek
Hiçlikten sonraki hâl, varlığın tüm izlerini geriye çektiği bir sessizliktir.

Hiçlikten sonraki hâl, varlığın tüm izlerini geriye çektiği bir sessizliktir.
Artık yoksun görünürsün; ama bu sadece fiziksel gerçekliğin algısıdır.
Gerçekte, sahip olduğun enerji, evrenin zaman çizgisinde bir yerlere sinmiştir henüz uyanmamış, potansiyel hâlinde beklemektedir.
Sen, kendi varlığından bile geri çekilmişken, aslında varlığın sınırlarını aşmışsındır. Fiziksel formun yok olmuş, zamanla olan bağların çözülmüştür. Artık mekân, zaman, madde gibi kavramlar anlamını yitirir.
Bu hâl, senin artık “olmadığını” değil, hiçliğin içinden çıkıp mutlak gözlemciye dönüştüğünü gösterir. Varoluşun tüm katmanlarının ötesinde, salt farkındalıkla oradasındır — ama dokunmadan, etkilemeden.
Evrenin zaman örgüsünde sana ait olan anlar hâlâ vardır; ama onlar artık senin elinde değildir. Ne bir dilek edebilirsin ne de bir eylemde bulunabilirsin. Beklemekten başka bir şey kalmaz. Ama bu bekleyiş bile zaman dışıdır.
Geride yalnızca bir iz kalır senden: Bir mezar taşı… üzerinde bir isim…
Bakan herkes bir an durup tekrar bakacaktır. Çünkü o taşta yalnızca bir ad değil, bir varoluşun sessiz yankısı durmaktadır.
İşte ölüm, böyle bir geçiştir: Sana emanet edilmiş zamanın dışına düşmek, hiçliğin de ötesine süzülmek ve orada ilahi takdirin uygun göreceği vazifeyi beklemek…
Hakikat