Haberin haberini vermenin bir anlamı yok.

Haber Ajansları Neden Hep Olay Yerinde?

Nasıl oluyor da bir olay meydana geldiğinde, belirli haber ajansları hemen olay bölgesinde bulunabiliyor?
Önceden planlanmış haberleri anlıyoruz; ancak aniden gelişen olayların da aynı ajanslar tarafından anında duyurulması oldukça ilginç bir durum.

Şöyle düşünmek gerekiyor:
Bir olay olduğunda önce kim haberdar olur?
Önce Alo 112, ardından polis, sonra hastane…
Demek ki bu kurumlarda, haber ajansları için çalışan veya bilgi sızdıran kişiler var.
Aksi halde, haber ajanslarının tüm dünyayı uydudan izlediğini düşünmek gerekecek.
Bu durum tartışmaya açık mı? Bence fazlasıyla açık.

Ayrıca şu da bir gerçek:
Haber ajanslarına bilgi uçuranlar büyük ihtimalle para karşılığında çalışıyor olabilir.
Peki bu yasal mı?
Kanunlara bakmak gerekir, ama kanunları zaten bu sistemi kuranlar yazmadı mı?

Bir başka soru:
Neden Türkiye’de yalnızca birkaç haber ajansı var?
Neden daha fazlası kurulmadı, ya da kurulanlara büyüme izni verilmedi?
Bu, tekelleşmenin açık bir göstergesi değil mi?

Durumu bir market örneğiyle açıklayabiliriz:
Eskiden markete gittiğimizde birkaç farklı marka vardı.
Şimdi ise her yerde tek marka zincir marketler var.
Hep “tek” olsun isteniyor.
Hani demokrasi, çoğulculuktu?
Oysa bu hayata baktığımızda, her şeyde bir “teklik” isteği var.
Sebebi nedir?
Tek adam, tek marka, tek dil, tek din düzenine doğru sürükleniyoruz.
Demek ki demokrasinin sadece adı kalmış.

Konu nereden geldi demokrasiye derseniz — elbette çoğulculuktan.
Çünkü bugün haberleri geçen ajanslar artık çoğulcu değil.
Bir ya da iki tane ajansın varlığı, çoğulculuk anlamına gelmez.
Oysa biz, 80 milyon nüfuslu, 783 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip, 90 şehirli bir ülkeyiz.
Ama haberin sesini belirleyen sadece birkaç merkez var.

Ve bu, haber alma özgürlüğünün tekelleştirildiği anlamına gelir.