Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

Güç, kaybedecek bir şeyi kalmadığında…

Modern dünyada “güç” kavramı, neredeyse tamamen para, kariyer ve statü

80.371

Güç, kaybedecek bir şeyi kalmadığında bile hakikatten vazgeçmeyen bilinçtir

Modern dünyada “güç” kavramı, neredeyse tamamen para, kariyer ve statü ile tanımlanır hâle geldi. Güçlü olmak; çok kazanmak, yüksek bir pozisyonda bulunmak, görünür olmak ve kalabalıklar tarafından onaylanmakla eş anlamlı kabul ediliyor. Bu algı, o kadar içselleştirildi ki; parası veya kariyeri olmayan bir insanın doğru düşünemeyeceği, hakikati temsil edemeyeceği ve söylediklerinin ciddiye alınmaması gerektiği yönünde sessiz ama yaygın bir kanaat oluştu.

Oysa bu düşünce, gücün ne olduğuna dair temel bir yanılgının ürünüdür.

Gücü ölçülebilenle sınırlamak

İnsan zihni, ölçebildiği şeyleri “gerçek”, ölçemediklerini ise “ikincil” görmeye eğilimlidir. Para sayılabilir, kariyer unvanla ifade edilebilir, statü görünürdür. Bu nedenle güç, zamanla sahip olunanlar üzerinden tanımlanmıştır. Ancak bu tanım, gücü sadece maddi varlık formuna indirger.

Buradaki çelişki açıktır:
İnsan, enerjiyi görmez ama varlığını kabul eder.
Bilinci görmez ama onunla düşünür.
Yaratıcıyı görmez ama ona inanır.

Buna rağmen, düşüncenin doğruluğunu para ve kariyerle tartar. Görünmeyen ama işine gelen kavramlara inanırken; görünmeyen ama rahatsız eden hakikati reddeder.

Asıl zayıflık nerede başlar?

“Parası yoksa güçlü olamaz” düşüncesi, dışarıdan bakıldığında bir üstünlük ifadesi gibi görünse de, aslında derin bir bağımlılığın itirafıdır. Bu yaklaşım şunu söyler:

Değerim sahip olduklarımla sınırlıdır.
Haklı olabilmem için onaylanmam gerekir.
Kaybedersem susarım.
Bu, güçlü bir bilinç değil; dayanak arayan bir varlık formudur. Dayanağı maddede olan her yapı, madde kaybolduğunda çöker. Görünmeyen varlık formu sorusu

Şu soru nadiren sorulur:

Eğer insan, bedeniyle, parasıyla, unvanıyla değil de yalnızca bilinciyle var olsaydı, güç nasıl tanımlanırdı?

O zaman ölçütler değişirdi:
Kim daha derin düşünüyor?
Kim korkmadan konuşabiliyor?
Kim yalnız kaldığında da doğruyu savunabiliyor?
Yani güç, sahip olmakla değil; kaybettiğinde neyin kaldığıyla ölçülürdü.
Hakikat neden rahatsız eder?

Hakikat, çoğu zaman sessizdir, yalnızdır ve kalabalıklar tarafından alkışlanmaz. Çünkü hakikat, konforu bozar. Statüyle, parayla, kariyerle kurulan düzenleri sorgular. Bu yüzden tarih boyunca hakikati dile getirenlerin büyük bölümü, güçlü sayılmamış; hatta zayıf, marjinal ya da “önemsiz” ilan edilmiştir.

Ancak zaman göstermiştir ki:
Gücü unvanla ölçenler unutulmuş,
Gücü bilinçle taşıyanlar iz bırakmıştır.
Sonuç: Gücün gerçek tanımı

Gerçek güç;

Sahip olduklarını kaybetme ihtimali karşısında susmamak,
Onay görmese de doğruyu savunmak,
Maddeden bağımsız düşünebilmektir.

Bu nedenle güç; paranın, kariyerin veya statünün verdiği geçici bir ayrıcalık değil; hakikatten vazgeçmeyen bilinç hâlidir.

Ve belki de insanlığın bugün en çok unuttuğu şey şudur:
Hakikat, güçlü olanı değil; hakikatten kaçmayanı güçlü kılar.

Haber Veriyoruz

Enable Notifications OK No thanks