Çevre, iklim ve doğa olayları

Çevre, iklim ve doğa olayları Türkiye’de giderek daha kritik bir gündem maddesi haline geliyor. Aşağıda bu konuda öne çıkan gelişmeler, sorunlar ve devletin atdığı adımlarla ilgili detaylı bilgiler yer alıyor:

Temel Eğilimler & Etkiler

Sıcaklık artışı & ekstrem hava olayları

Türkiye’de iklim değişikliğinin etkileri hissediliyor: sıcaklıklar yükseliyor, sıcak hava dalgaları daha sık görülüyor.

Mevsim normallerinin dışında değerler, ani ısı yükselmeleri gibi anomaliler kaydediliyor.

Kuraklık & su kaynaklarının baskısı

Yağış rejiminde değişiklikler: bazı mevsimlerde yağış azalıyor, özellikle ilkbahar-sonbahar dönemlerinde.

Su rezervlerinde düşüş, baraj doluluk oranlarının azalması, yeraltı suyu kaynaklarının tükenmesi gibi riskler gündemde.

Tarıma dayalı bölgelerde sulama ihtiyacı artıyor, verimlilik baskısı artıyor.

Orman yangınlarının hızlanması & yaygınlaşması

2025’te Türkiye genelinde orman yangınlarının sayısında artış yaşandı. Örneğin, birkaç gün içinde yüzlerce yangın bildirildi.

Uzmanlar yangın sezonunun artık daha erken başladığını, yangın riskinin mevsim dışı dönemlere çekildiğini vurguluyor.

Yangınlara neden olarak düşük nem, sıcak hava, rüzgâr, kurumuş bitki örtüsü gibi faktörler sıklıkla öne çıkıyor.

Bazı yangınların yerleşim yerlerine yaklaşması, tahliyeler yapılması gibi toplumsal etkilere de yol açtı.

Sera gazı emisyonları & enerji sektörü

Türkiye’nin sera gazı emisyonları yıllık toplamda yüksek seviyelere ulaşıyor; elektrik üretimi, sanayi, ulaşım sektörü önemli kaynaklar arasında.

Fosil yakıt kullanımı (kömür, doğalgaz, petrol) hâlâ önemli bir paya sahip; bazı yeni kömürlü termik santral projeleri tartışılıyor. Örneğin, Afşin-Elbistan termik santral projesi bu kapsamda eleştiriliyor.

Emisyon azaltımı, karbon fiyatlandırması, karbon ticareti gibi mekanizmalar tartışmaya açılıyor; Türkiye’nin “İklim Kanunu” bu yönde bir çerçeve sunuyor.

Doğal alanların, sulak alanların kaybı & biyoçeşitlilik

Türkiye’de sulak alanların bir kısmı kurutuldu, su rejimlerinin değişmesi bu ekosistemler için risk teşkil ediyor.

Orman alanlarındaki tahribat, yangınlar ve iklim baskısı biyoçeşitlilik kayıplarını tetikliyor.

Yerel ekosistemlerin korunması, korunan alanların artırılması ihtiyacı vurgulanıyor.

Mevzuat & Politik Adımlar

İlk “İklim Kanunu” kabulü

3 Temmuz 2025’te TBMM, Türkiye’nin ilk İklim Kanunu’nu kabul etti.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Bu kanun ile sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum, karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve yerel düzeyde iklim kurulları gibi düzenlemeler yer alacak.

AB ile iklim diyaloğu & uluslararası iş birliği

“Türkiye – AB Yüksek Düzeyli İklim Diyaloğu” toplantıları düzenleniyor; üçüncüsü Brüksel’de gerçekleşti.

Taraflar karbon ticaret sistemi, sınırda karbon düzenleme mekanizması gibi konuları da masaya getiriyor.

İklim Değişikliğine Uyum Projesi

AB-Türkiye finansmanıyla, UNDP iş birliğiyle yürütülen “İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi” 2019–2025 döneminde uygulandı.

Projenin kapanış toplantısı Ankara’da yapıldı; yerel ve sektörel uyum stratejileri, kapasite gelişimi ve finansman mekanizmaları öne çıkan bileşenler arasında.

Uyum stratejileri & yerel planlar

Ulusal düzeyde, 2024-2030 dönemi için uyum stratejileri ve eylem planları hazırlandı.

Bazı iller (örneğin Samsun, Sakarya, Muğla, Konya) pilot bölgeler olarak seçildi — yerel iklim uyum stratejileri geliştirildi.

Zorluklar ve eleştiriler

İklim kanunu, bazı çevre eleştirmenleri tarafından kömür fazlası projeleri veya fosil yakıt çıkışını yeterince sıkı sınırlandırmaması nedeniyle eksik bulunduğu yönünde eleştiriliyor.

Uyum planlarının hayata geçirilmesi için kaynak, kurum kapasitesi, yerel yönetim iş birliği gibi engeller var.

Gözlemlenen hava olayı verileri ve iklim modelleri arasında farklar olabiliyor; adaptasyon stratejileri bazı bölgelerde eşit uygulanamama riski taşıyor.

Haber Veriyoruz