0 555 339 7979 - 0 532 708 30 04
“Bugün gerçeği haykırmazsan, yarın susmak zorunda kalacaksın.”
Bu bir tehdit değil. Bu, tarihin defalarca kanıtladığı bir sonuçtur.
İstediğin kadar ibadet et.
İstediğin kadar dua et.
Eğer gerçeğin karşısında susuyorsan, bunların hiçbiri seni masum yapmaz.
Çünkü zaman kavramını icat eden insanoğlu, zamanı zamanında kullanmadığında;
sonuçlara itiraz etme hakkını da kaybeder.
Bugün susanlar, yarın olan bitene “kader” der.
Ama bu kader değildir.
Bu, bilinçli bir terk ediştir.
ÖLEN ÇOCUKLAR BİR İSTATİSTİK DEĞİLDİR
Dünyanın heryerinde her gün çocuklar ölüyor.
Bombalarla, açlıkla, susuzlukla, ihmalle…
Onların suçu neydi?
Hangi ekonomik dengeyi bozdular?
Hangi sınırı ihlal ettiler?
Hiçbirini.
Ama sen, ekran başında kanal değiştirirken;
“zor haber” deyip geçerken;
alışveriş listeni düşünürken…
O çocuklar öldü.
Ve sen, gerçeği haykırmadığın için
bu düzene sessiz bir onay verdin.
ÖLDÜRÜLEN KADINLAR “MÜNFERİT” DEĞİLDİR
Kadınlar öldürülüyor.
Sokakta, evde, mahkeme çıkışında…
Fail çoğu zaman belli.
Sebep çoğu zaman belli.
Ama sonuç hep aynı:
“Bir kişi daha.”
Hayır.
Bu “bir kişi” değil.
Bu, insanlığın her seferinde biraz daha ölmesidir.
Ve sen,
“bana dokunmuyor” dediğin sürece
o ölümün yankısı sana da ulaşacaktır.
Çünkü adaletsizlik seçici değildir.
Sadece sırasını bekler.
MİLYAR DOLARLARLA İNSANLIĞA HÜKMEDENLER
Bir tarafta:
Bir lokma ekmeğe ulaşamayan milyonlar.
Diğer tarafta:
Bir imza ile ülkelerin kaderini değiştirenler.
Milyar dolarlar ile piyasaları, savaşları, medyayı yönetenler.
Bu servetler nereden geliyor sanıyorsun?
Boşluktan mı?
Yoktan mı?
Hayır.
Bu paralar,
çocukların geleceğinden,
kadınların hayatından,
insanların emeğinden çekilip alındı.
Ve sen buna “ekonomi” dedin.
“Piyasa” dedin.
“Düzen böyle” dedin.
MADDE SENİ ESİR ALDI
Sahip olduğunu sandığın hiçbir madde,
senin gerçek insanlığından daha değerli değil.
Üstelik o maddeleri de yaratan sensin.
Para, sistem, unvan, makam…
Hepsi insan icadı.
Ama bugün,
insan icadı olan şeyler
insanı yönetiyor.
Ve sen, buna itiraz etmediğin için
özgürlüğünü gönüllü olarak teslim ettin.
ASLINDA SEN KÜÇÜK BİR VİRÜS GİBİ DAVRANIYORSUN
Gerçekler karşısında korkan,
haksızlığa göz yuman,
konforuna tutunan insan…
İnsanlığı içten içe çürüten bir virüs gibidir.
Çünkü bağırması gereken yerde susar.
Ayağa kalkması gereken yerde oturur.
Gerçeği savunması gereken yerde tarafsız kalır.
Ama tarafsızlık,
adaletsizliğin yanında durmaktır.
ADEM’İN ENERJİSİNE ZARAR VERİYORSUN
Gerçek yaratılan Adem,
sadece bir isim değil;
bir öz, bir enerji, bir bilinçtir.
Sen sustukça,
sen kabullendikçe,
sen “bana ne” dedikçe…
O öz zarar görüyor.
Ve bunun hesabı,
bir mahkeme salonunda değil;
gerçek hayatta,
gerçek düzenin sahibine verilecek.
SON SORU
Şimdi sana soruyorum:
Dünyada milyonlarca insan acı çekerken,
çocuklar ölürken,
kadınlar öldürülürken,
insanlık parayla yönetilirken…
Sen ne düşünüyorsun?
Gerçekten merak ediyorum:
Bana ne düşündüğünü söyler misin?
Haber Veriyoruz