Haber Veriyoruz
Güncel Haber Yayın ve Yorum Sitesi

Bir Yaranın Sesine Tüm Bedenin Cevabı.

Zincirin Halkasıyız: Birinin Hakkı Yeniyorsa Hepimiz Sorumluyuz

42.167

Zincirin Halkasıyız: Birinin Hakkı Yeniyorsa Hepimiz Sorumluyuz

Bir Yaranın Sesine Tüm Bedenin Cevabı

İnsanlık, devasa ve karmaşık bir ağdır. Bu ağın en ufak bir noktasında hissedilen acı, eninde sonunda tüm sistemi titretir. John Donne’nin o unutulmaz dizelerinde dediği gibi, “Hiç kimse bir ada değildir, tümüyle kendi başına…” Bir insanın hakkı yeniyor, onuru ayaklar altına alınıyorsa, bu sadece o kişiye veya o topluluğa yapılmış bir tecavüz değildir. Bu, insanlık onuruna, hepimizin ortak değerlerine yapılmış bir saldırıdır. İşte bu yüzden, dünyanın öbür ucunda dahi olsa bir acıdan, bir haksızlıktan hepimiz bir dereceye kadar sorumluyuz. Sessiz kalmak, seyirci kalmak, bu tecavüze ortak olmaktır.

Sorumluluğun Dayanakları: Neden “Hepimiz” Diyoruz?

Bu iddia, boş bir idealizm değil, somut gerçeklere dayanır:

Ahlaki Sorumluluk: İnsan olmanın temelinde, adalet arayışı ve merhamet duygusu yatar. Başkasının acısına bigane kalmak, bu ortak insanlık değerlerini yok saymaktır.

Kolektif Etki: Bugün bir başkasının başına gelen haksızlık, yarın bizim kapımızı çalabilir. Adaletsizlik bir virüs gibidir; sınır tanımaz ve kontrol altına alınmazsa yayılır. Bir toplumda bir grubun hukuku çiğnendiğinde, zamanla hukukun üstünlüğü ilkesi tüm toplum için zayıflar.

Küresel Bağlantılılık: Modern dünyada hiçbir şey izole değildir. Tükettiğimiz bir ürün, kullandığımız bir teknoloji, uzak diyarlardaki emek sömürüsüyle, çevre hakkı ihlaliyle üretilmiş olabilir. Dolaylı da olsa, bu zincirin bir parçası haline geliriz.

Günlük Hayatta Hukuka ve İnsan Hakkına Tecavüzün Somut Örnekleri:

Bu ihlaller sadece savaş alanlarında veya diktatörlüklerde yaşanmıyor. Gözümüzün önünde, normalleştirilmiş bir şekilde gerçekleşiyor:

Ekonomik Sömürü ve Modern Kölelik:

Örnek: Bir giysi markasının, asgari ücretin çok altında, güvencesiz koşullarda, çoğunlukla göçmen işçileri veya çocuk işçileri çalıştıran bir atölyeyle çalışması. Burada, çalışma hakkı, insanca yaşam hakkı ve örgütlenme özgürlüğü ayaklar altına alınır. O markanın ürününü ucuza alan tüketici olarak bizler, bu sistemi farkında olmadan destekleyebiliriz.

Nefret Söylemi ve Önyargı:

Örnek: Sosyal medyada bir etnik kökene, bir dine veya bir cinsel yönelime yönelik aşağılayıcı, hedef gösteren paylaşımlar. Bu söylemler, o grubun itibar hakkına, eşitlik hakkına ve güvenlik hakkına tecavüzdür. Bu paylaşımları beğenmek, yorum yapmamak veya “beni ilgilendirmez” demek, bu zehirli dilin normalleşmesine sessizce onay vermektir.

Çevre Hakkı İhlalleri:

Örnek: Bir şirketin, bir köyün tek su kaynağı olan nehri endüstriyel atıklarla kirletmesi. Burada, o köyde yaşayan insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve sağlık hakkı ihlal edilir. Bu şirketin hisselerine yatırım yapıyor olmak veya faaliyetlerine ses çıkarmamak, bu ihlale ortak olmaktır.

Sosyal Medya ve Linç Kültürü:

Örnek: Henüz yargı süreci bile başlamamış bir olayda, sırf bir iddia üzerine bir kişinin sosyal medyada hedef gösterilip, itibarının yerle bir edilmesi. Masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı hiçe sayılır. O paylaşımları yaparak, yorumlara katılarak veya sessiz kalarak, dijital bir kalabalığın zulmüne destek oluruz.

Mülteci ve Göçmen Hakları:

Örnek: Savaştan kaçan insanların, botlarla denizde sürüklenirken kurtarılmayı beklerken görmezden gelinmesi veya karaya çıktıklarında her türlü insani haktan mahrum bırakılması. Yaşam hakkı, sığınma hakkı ve insani muamele görme hakkı ihlal edilir. “Bizim ülkemizi istila ediyorlar” gibi söylemlerle onları ötekileştirmek, bu ihlali meşrulaştırmaya çalışmaktır.

Nasıl Sorumluluk Alabiliriz? Seyirci Değil, Aktör Olmak

Suçlu hissetmek çözüm değil, harekete geçmek çözümdür.

Farkındalık ve Eğitim: Önyargılarımızı sorgulamalı, dünyada olup bitenlerle ilgili güvenilir kaynaklardan haberdar olmalıyız. Bilgi, sorumluluğun ilk adımıdır.

Sesimizi Yükseltmek: Haksızlığa uğrayanların yanında durmak, onların sesi olmak. Bu, bir sosyal medya paylaşımı, bir imza kampanyası, bir sivil toplum kuruluşuna destek veya sokakta bir protesto olabilir.

Tüketici Olarak Bilinçli Seçimler Yapmak: Aldığımız ürünlerin arka planını araştırmak, etik ve çevreci şirketleri tercih etmek, sömürü döngüsünü kırmak için güçlü bir yoldur.

Gündelik Hayatta Duruş Sergilemek: Arkadaş ortamında, aile içinde dile gelen bir ayrımcı söze, bir nefret söylemine “Ben katılmıyorum” demek, küçük ama etkili bir eylemdir.

İnsanlık Onuru Bölünemez Bir Bütündür

Bir insanın hakkının yenmesi, tüm insanlığın kredisine yazılan bir borçtur. Uzaktaki acılar bize dokunmuyor gibi görünebilir, ancak bu bir yanılsamadır. Hepimiz aynı gemideyiz. Geminin bir tarafındaki deliği görmezden gelirsek, nihayetinde hepimiz batacağız.

Kaynak. DS
Haber Veriyoruz

Enable Notifications OK No thanks