Sorun ne biliyor musunuz?
Düşünme…Ne kadar enterasan değil mi hem düşünme hem düşünme…Bu nasıl olabilir? Zaten kelime sana düşünme diyor. Anlamadınız değil mi? Aslında düşünme düşünmelisin düşünmek anlamında ama sen düşünmüyorsun.
Maalesef bize bu Türkçeyi dayatanlar kelimelere vurgu vermemiştir yada verememiştir. Yani kelimeler görevini yerine getirmiyor. (To think about the thing…İngilizce bilenler nasıl bir vurgu olduğunu anlamıştır….)
Kullanmaktan başka bir çaremiz de yok. Şimdi oturup yeni kelimeler mi üretelim, olanlar anlaşılmıyor ki yeni üretilenler anlaşılsın…
- Evet, tek sıkıntınız düşler kuruyorsunuz ancak halen düşünmeyi başaramadınız.
- Uydurulmuş kelimeleri unut.
Gözlerini öyle bir aç ki baktığın yerin dip noktasına var. Kulaklarını öyle bir kapart ki tüm evreni duymaya çalış. His denen varlığı oluştur, yaratıcının verdiği enerjiyi keşfet aksi halde düşünemeyeceksin zaten…
Düşünmeyi ve düşünceyi açan kapı sahip olduğunuz hisler ve enerjidir.
Hatırlıyorum bize varlık sadece ruh, fizik ve nefis olarak öğretilmişti halende bu şekilde öğretilmeye devam ediliyor.
Halbuki varoluşta bir enerji vardı. Yaratılmışlıktan oluşan bir insan enerjisi, bu enerji bir varlık olarak hiç bir zaman kitaplara girmedi ve kurulan cümleler arasında yer almadı. Gerçekte insan bir enerjiden meydana geliyordu. Yani varlık ve varlığımız; ruh, fizik, nefis ve enerji idi. Ancak kötülük bizim enerji kaynağımızı çalarak ve onu bize göstermeyerek hatta öğretmeyerek bizi dize getirmeye çalıştı ve halende çalışmakta.
Onun için senin varoluşun aslında bir enerjidir. Ve bu enerji sana düşünmeyi sağlar. Düşünmek bulmaktır, varmaktır, idrak etmektir en önemlisi algılamaktır.
Algılamalarınız ile düşünür öngörü oluşturursunuz. Öngörüdür size hayatı gerçekten tanımlayan ve yaşama yön veren.
Gelin görün ki kötülük buna da bir tanımlama yapmış bilinç altımıza bir hayal ürünü olarak sunmuştur.
Oysa ki hayali bize bahşeden de yaratıcıdır. Neden bahşetmiştir bir düşünmemiz gerekmektedir.
MAG